Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Spor Salonu’ndaki AK Parti Seçim Beyannamesi ve Milletvekili Aday Tanıtım Toplantısı’nda partililere hitap etti.
Salondaki tabloyu, Cumhuriyet’in ilk asrını geride bırakmakta olunan dönemde Türkiye Yüzyılı’nın muştusu olarak gördüğünü belirten Erdoğan, “Sevginiz, coşkunuz, ahde vefanız, ülkemize ve milletimize hizmet için çarpan kalpleriniz, dosta güven veren, düşmana korku salan aslan yürekleriniz için her birinize ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum.” ifadesini kullandı.
<br class=”k-br” />
Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bugün bu salonda, Sultan Alparslan’ın Malazgirt’teki vakur duruşundan, Osman Gazi’nin Söğüt’te diktiği çınarın üç kıta yedi iklime yayılan cesametinden, Fatih Sultan Mehmet Han’ın İstanbul’u alarak çağ açıp çağ kapatan fethinden, Gazi Mustafa Kemal’in 600 asırlık bir cihan devletinden geride kalanlar üzerinde kurduğu Cumhuriyetimizin heyecanından, rahmetli Menderes’in tam 73 yıl önce, 14 Mayıs 1950’de zafere ulaştırdığı ‘Yeter söz milletindir’ haykırışından, rahmetli Özal’ın Türkiye’ye çağ atlatma azminden, rahmetli Erbakan’ın, ‘önce ahlak ve maneviyat’ ilkesi üzerine kurduğu sanayi ve teknoloji hamlesi hayalinden, rahmetli Türkeş’in, Türk dünyasının birliği ve Türk Devletinin ebed müddet ayakta kalması uğrunda verdiği mücadeleden, rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun ömrü boyunca vatanını sevmenin çilesini çekerken sergilediği asil duruşundan, AK Parti’nin 21 yıldır azim ve kararlılıkla hayata geçirdiği demokrasi ve kalkınma atılımlarından, velhasıl ilhamını, bu topraklara, bu millete dair hayırlı olan ne varsa ondan alan siz dava ve yol arkadaşlarımla birlikte olmaktan şeref duyuyorum.
Allah’ın izniyle, yine bir 14 Mayıs arifesinde, 1950’deki inanç ve iradeyle, bir kez daha ‘Yeter söz milletindir’ demek, ‘Yeter söz de karar da gelecek de milletindir’ demek için biz bir aradayız. Bizim ‘yeter’ dememiz Bay Bay Kemal’in ‘yeter’ demesine benzemez. Hayatlarını mücadeleye adamış milletin adamlarının kiminin sonu darağacında bitmiş olsa da yüreklerde yaktıkları hak, hukuk, özgürlük, kalkınma ateşi hiç sönmedi. Darbeciler, süngüleriyle bu ateşi söndürmeyi başaramadı. Vesayetçilerin millete tepeden bakan kibirleri, bu ateşi söndürmeyi başaramadı. Küresel emperyalistlerin içerideki ve dışarıdaki tetikçilerinin hoyratlıkları, bu ateşi söndürmeyi başaramadı. Siyasi ve sosyal mühendislik hesaplarıyla girişilen sayısız teşebbüs, bu ateşi söndürmeyi başaramadı.”
Türk milletinin, her seferinde iradesine, istiklaline ve istikbaline sahip çıktığını ve yönünü aydınlık geleceğine çevirdiğini kaydeden Erdoğan, AK Parti’nin, bu kutlu mirasın son 21 yıldaki temsilcisi olarak milletle gönül gönüle, omuz omuza tarihi bir demokrasi ve kalkınma mücadelesi yürüttüğünü vurguladı.
AK Parti’nin kurulduğu günden beri girdiği her seçimi, bu çetin mücadelenin yeni adımı, yeni bir safhası olarak yaşadığını söyleyen Erdoğan, 2002 seçimlerine “Tek başına iş başına” diyerek gittiklerini, milletin kendilerini tek başına iktidara getirdiğini, 2007 seçimlerine “Durmak yok yola devam” diyerek gittiklerini ve milletin yolu açtığını anlattı.
Erdoğan, 2011 seçimlerine “İstikrar sürsün Türkiye büyüsün” diyerek gittiklerini, milletin tercihini istikrardan yana kullandığını, “Sen-ben yok Türkiye var” diyerek gittikleri 2015 seçimlerinde de Türkiye’yi yanlarında bulduklarını aktardı.
“Vakit Türkiye vakti” diyerek girilen 2018 seçimlerinde milletten yeni yönetim sisteminin onayını aldıklarına işaret eden Erdoğan, bugün de “Türkiye Yüzyılı için doğru adımlar” diyerek bir kez daha milletin huzurunda olduklarını dile getirdi.
“Ahdimizi yenilemek için bir aradayız”
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, “Darbecilere, vesayetçilere, küresel emperyalistlere, siyasi ve sosyal mühendislik projelerine karşı milletimizle birlikte Türkiye Yüzyılı’nın kapısını aralamak için buradayız. Var mıyız bu yürüyüşe? Durmak yok, yola devam. 14 Mayıs’ta sandıkları hep birlikte patlatıyor muyuz? Ben ana kademede bu cesareti, kadın kollarında, gençlerde bu cesareti görüyorum. AK Parti’nin 14 Mayıs’ta milletimizin huzuruna çıkacak kadrosu olarak, ahdimizi yenilemek için bir aradayız.” diye konuştu.
Türkiye Yüzyılı şarkısının, “Doğ ey güneş/Üstümüze dök ışıklarını/Dağılsın bulutlar/Mazlumlar söylesin şarkılarını/Başlasın Türkiye Yüzyılı yarın değil hemen şimdi.” bölümünü okuyan Erdoğan, Türkiye Yüzyılı’nın yürüyüşünü yarın değil hemen şimdi başlatmak için bir araya gelindiğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bu yürüyüşün gücünü, Milli Mücadele’yi başarıya ulaştırıp son devletimizi kuran ve yaşatan şehitlerimizin, gazilerimizin, ebediyete irtihal etmiş büyüklerimizin manevi mirasından alıyoruz. Bu yürüyüşün gücünü, son 21 yılda ülkemize kazandırdığımız eserler ve hizmetlerden alıyoruz. Bu yürüyüşün gücünü, geçmişte yaşadıkları zulümlerin, haksızlıkların, baskıların yol açtığı hak ve özgürlük hasretlerini dindirdiğimiz herkesten alıyoruz. Bu yürüyüşün gücünü, Türk’üyle, Kürt’üyle, Sünni’siyle Alevi’siyle, Roman’ıyla, gayrimüslimiyle, istisnasız bu ülkenin tüm vatandaşlarını, analarının ak sütü gibi helal olan hak ve özgürlükleriyle buluşturmaktan alıyoruz. Türkiye Yüzyılı, sadece bizim değil, İslam aleminden Türk dünyasına, Balkanlar’dan Kafkaslar’a, Asya’dan Afrika’ya tüm dostlarımızın, tüm insanlığın ortak vizyonudur. Ben size buradan bir mesaj veriyorum, şu anda 14 Mayıs’ı siz zannediyor musunuz sadece Türkiye takip ediyor, hayır. Tüm İslam dünyası 14 Mayıs’ı takip ediyor ve 14 Mayıs seçimlerinde ne olacak, bunu takip ediyorlar. İslam dünyasının bu heyecanını ben inanıyorum ki bu kadro aynen paylaşacak.”
Çünkü Türkiye’nin sadece 780 bin kilometrekareden ibaret bir ülkenin, Türk milletinin sadece 85 milyon nüfustan ibaret bir toplumun adı olmadığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
“Kalbi bizimle atan her kardeşimiz, bu ülkenin ve bu milletin bir parçasıdır. Rabb’im gazamızı mübarek eylesin. Rabb’im yolumuzu açık eylesin. Rabb’im zaferimizi kutlu eylesin. Şu ramazanda bakıyorsunuz, İslam dünyasından bir ülke 200 ton hurma gönderiyor, nereye? Deprem bölgesine. Niçin? ‘Oradaki depremzede kardeşlerimiz iftarlarını hurmayla açsın.’ diye. Bakıyorsunuz, bir diğeri 100 ton, bir diğeri 100 ton gönderiyor. Niye? İstiyorlar ki depremzede kardeşlerimiz iftarlarını hurmalarımızla açsın. Bu, bir anlayışın ifadesidir. Bu, bir yaklaşımın ifadesidir. Bu ne demek? Biz depremzede kardeşlerimizi bu ramazanda yalnız bırakamayız demek, hem ayni hem nakdi, her şeyleriyle yanımızda yer aldılar. Abu Dabi, Katar, Libya, Cezayir böyle. Bu bir anlayış. İşte Türkiye de bu kardeşleriyle beraber bu yolda yürüdü. Hep söylüyoruz. Beraber yürüdük biz bu yollarda. Beraber ıslandık yağan yağmurda. Şimdi dinlediğim tüm şarkılarda bize her şey sizi hatırlatıyor.”
“Devlet geleneğimizin gereği olan duruş da budur”
Yaşanılan her saldırının, felaketin, acının, 6 Şubat depremlerinin birliği daha çok sıkılaştırmanın, beraberliğe daha çok sahip çıkmanın, kardeşliği daha da güçlendirmenin gerektirdiğini gösterdiğinin altını çizen Erdoğan, şöyle devam etti:
“Biz Türkiye olarak önce, altyapımızla, üretimimizle, güvenliğimizle, diplomasimizle, her şeyimizle kendi ayaklarımızın üzerinde duracağız. Ancak bunu sağladıktan sonra bize uzanan elleri tutabilir, bize el uzatanların yardımlarını kabul edebiliriz. Çünkü kanımızla, canımızla, alın terimizle kendimize vatan yaptığımız bu kadim coğrafya, binlerce yıldır olduğu gibi bugün de tüm dünyanın gözünü diktiği yerdir. Bu coğrafyada huzurla yaşamanın, devlet kurmanın, gelecek inşa etmenin bedeli, güçlü olmak ve güçlü kalmaktır. Binlerce yıldır üzerine nice başarılar inşa ettiğimiz milli hasletlerimizin ve devlet geleneğimizin gereği olan duruş da budur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin her bir ferdinin, bu ülkenin refahından ve demokrasisinden aynı düzeyde yararlanma hakkı olan birinci sınıf vatandaşları olduğunu söylerken, bu öz güvene dayanıyoruz. Yaşadığımız her sınama gibi deprem afetleri karşısında da aynı yaklaşımla hareket ediyoruz. Ülkemizin bir köşesindeki insanların evleri başlarına yıkılmışken, diğer hiçbir yerdeki insanımız hayatını hiçbir şey olmamış gibi sürdüremez.”
“Asıl devrimi zihinlerde yaptık, zihniyetlerde yaptık”
Erdoğan, 6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli depremlerin haberlerinin alındığı andan itibaren istisnasız her şehrin, her ilçenin, her hanenin, her insanın, mağdurların imdadına koşmak için seferber olduğunu vurguladı.
Milletin gösterdiği bu samimi gayretin, binlerce yıldır “diri tutan hasletlerin dimdik ayakta olduğunun” işareti olduğunu söyleyen Erdoğan, devletin de şartların zorluğunu kısa sürede aşarak, tüm gücü, kurumları, personeli ve imkanlarıyla deprem bölgesinde yer aldığını ifade etti. Erdoğan, bu tablonun, devletin milleti için var olduğu gerçeğini her bir insanın yüreğine tekrar işlediğini belirtti.
Dünyada etkileri tamamen ortadan kalkmamış olan Kovid-19 salgınının, insanlığın hiç umulmadık şekilde ortaya çıkabilecek büyük tehditlerle karşı karşıya kalabileceğini hatırlattığını aktaran Erdoğan, bu küresel sağlık ve yönetim krizinin yıkıcı sonuçlara yol açabilecek tehditlerinin üstesinden, sergilenen dayanışmayla gelindiğine dikkati çekti.
Deprem, yangın, sel gibi afetlerin yaralarını milletle birlikte hızla sardıklarını dile getiren Erdoğan, “Allah’ın izniyle, 6 Şubat depremlerinin izlerini de ‘kerim devlet’ anlayışıyla yürüttüğümüz çalışmalar sayesinde kısa sürede sileceğiz.” dedi.
AK Parti olarak karşılaşılan her meseleyi “önce insan” bakışıyla değerlendirdiklerini ve hareket tarzını da ona göre belirlediklerini aktaran Erdoğan, insana hizmet etmeyen hiçbir kurumun, hiçbir kuralın, hiçbir programın, hiçbir uygulamanın kendi dünyalarında yerlerinin olmadığını, AK Parti’yi farklı kılanın da bu vasıflar olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
“Partimiz, kuruluşu, teşkilatlanması, üye sayısı, iktidar süresi, icraatı, uluslararası saygınlığı gibi bu tür unsurlarla, dünyanın en büyük sivil teşekkülleri arasında yer alıyor. Küresel dengelerin yeniden oluştuğu şu kritik dönemde, ülkenin direksiyonunda AK Parti’nin birikimine ve etki gücüne sahip bir kadronun olması çok kıymetlidir. Dünya sürekli yeni meydan okumalarla kendine yön ararken Türkiye, AK Parti’nin kurumsal tecrübesi ve bizim siyasi liderliğimiz sayesinde herkesten bir adım öne geçme şansını yakalamıştır. Geçmişimizle geleceğimiz arasında kurduğumuz sağlam köprüler vasıtasıyla, ülkemizi insanlığın bu muhataralı sürecinden en güçlü şekilde çıkarmanın gayreti içindeyiz. AK Parti’nin ilk günden beri verdiği mücadelenin ve kazandığı başarıların sırrını çözmek için önce partimizin bazı özelliklerini anlamak gerekir. Her şeyden önce AK Parti, klasik manada bir siyasi parti olmanın ötesinde, dava sahibi, hayal sahibi, vizyon sahibi, vicdan sahibi bir harekettir. Türkiye Yüzyılı için hemen şimdi. Buna hazır mıyız? Öyleyse yola devam, doğru zaman. Partimiz, bu vasfıyla milletimizin son iki asırdır süren arayışında en önemli toplanma yeri, en önemli adresi olmuştur. Şu anda üyesi itibarıyla yaklaşık 12 milyon üyeye sahip bir başka parti Türkiye’de yok, dünyada da yok. Türkiye’nin demokrasisi ve kalkınması konusundaki çözüm tekliflerimizin, dünyada yaşanan siyasi ve sosyal çarpıklıklara karşı yükselttiğimiz itirazlarımızın, insanlığın ortak dertlerinin ve taleplerinin sözcülüğünü yapabilmemizin, kısacası bizi diğerlerinden ayıran özelliklerimizin gerisinde, temsilcisi olduğumuz davanın kadim kodları vardır. Biz Türkiye’de sadece okul, hastane, yol, baraj gibi eserlerle sembolleşen bir kalkınma devrimi yapmakla kalmadık.
Geçen akşam bir televizyon kanalında, bir profesör, ne derse beğenirsiniz, profesör, ‘köprü, baraj, havalimanları yapmakla bu iş çözülmez. Soğan, patates kaç para onu söyle?’ Bu adam profesör. Düşünün, barajın yok, yolun yok, havalimanın yok, bütün bunlarla beraber Togg’un yok, uçak gemin yok. ‘Domates, patates, kaç para onu söyle?’ Bu adam profesör, müsvedde bu. Öncelikle senin profesörlüğünden bu millete ne gelir? Hiç. Önce bir ülkenin kalkınması için nelere ihtiyaç var bunu söyle? Eğitimde yoksun, sağlıkta yoksun, ulaşımda yoksun, adalette yoksun, emniyette yoksun. Neymiş, ‘domates, patates.’ Vah zavallı vah. Bunlar olmadıktan sonra senin domatesin de olmaz, patatesin de olmaz. Biz asıl devrimi zihinlerde yaptık, zihinlerde ama demek ki bu profesörün zihinlerinde bir değişim olmamış.”
“Dünya 5’ten büyüktür itirazımıza daha fazla destek bulabiliyoruz”
Türkiye’nin geçmişte “karışamazsın” denilen ne varsa hepsinde de değiştirici rol oynayabileceğini gösterdiğini ifade eden Erdoğan, güney sınırlardan Doğu Akdeniz’e, Karadeniz’den Kafkasya’ya her yerde bunun örnekleri olduğunu söyledi.
Geçmişte milletine “yapamazsın” denilen ne varsa hepsinin de olabileceğini gösterdiklerini belirten Erdoğan, savunma sanayisinden ulaşım ve enerji altyapısına, yerli otomobile, uçağa kadar her alanda bunun sayısız örneklerinin bulunduğunu aktardı. Erdoğan, üzerinde konuşlanacak Kızılelma’sı ve Bayraktar TB-3’üyle, kendi sınıfındaki dünyanın ilk insansız hava araçlarıyla donatılmış savaş gemisinin dün hizmete alındığını hatırlattı.
Geçmişte bu coğrafyada “teşebbüs edilemez” denilen ne varsa hepsinin de gerçekleşebileceğini gösterdiklerini dile getiren Erdoğan, darbecilerin hüsrana uğratılmasından Ayasofya’nın yeniden ibadete açılmasına ve sınır ötesi harekatlara kadar her konuda bunun örnekleri olduğunu kaydetti.
Erdoğan, “Sultanahmet Meydanı’nda bir miting yapıyoruz üstat Necip Fazıl ile o mitingde üstat Necif Fazıl, eliyle gösteriyor ve şunu söylüyor, ‘Ayasofya bir gün açılacak’ diyor, ben de takdimi yapıyordum. Elhamdülillah açıldı, açmak da bize nasip oldu.” diye konuştu.
İstanbul’daki programlarını hatırlatan Erdoğan, Bağcılar’daki programda 40 bin, Pendik’teki açılışta 60 bin kişi olduğunu belirterek, “Gümbür gümbür İstanbul sandığa gidiyor.” dedi.
Erdoğan, büyük ve güçlü Türkiye’ye doğru giden her adımı zihinlerde örülmüş duvarları yıkarak, kalplere salınan korkuları yenerek, ayaklara vurulan prangaları kırarak attıklarını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Geldiğimiz noktada, Türkiye’nin siyasi ve ekonomik esaret çukuruna yeniden yuvarlanmamak için güçlü olmaktan, güçlü kalmaktan, gücünü artırmaktan başka çaresi yoktur. Üstelik buna sadece bizim değil, güvenlik ve tabiat tehditleri sebebiyle giderek dengesizleşen dünyanın da ihtiyacı var. Bu sebeple ‘Dünya 5’ten büyüktür’ itirazımıza her geçen yıl destek daha fazla büyüyor. Bu sebeple Rusya-Ukrayna savaşında her iki tarafla da görüşebiliyor, tahıl koridoru ve esir değişimi gibi somut ilerlemeler sağlayabiliyor, barış ihtimalini masada tutabiliyoruz. Bu sebeple Libya’dan Karabağ’a pek çok yerde, tüm dünyanın seyrettiği haksızlıkların düzeltilmesi için fiilen sahaya inip netice alabiliyoruz. Bu sebeple Balkanlar’da barışın sürmesinin ve uzlaşma yollarının açık tutulmasının garantisi haline geliyoruz. Bu sebeple herkesin sırtını döndüğü mazlumlara kol kanat gerebiliyoruz, himaye edebiliyoruz. Bu sebeple Türk Devletleri Teşkilatı gibi stratejik adımlar atabiliyor, İslam alemiyle işbirliğimizi kimseden icazet almadan güçlendirebiliyoruz. Bu sebeple Batı dünyasıyla ilişkilerimizde teslimiyetçi değil, hakkımızı, hukukumuzu savunan dik bir duruş sergileyebiliyoruz.”
“Vekalet savaşlarının da sonu yaklaşıyor”
Erdoğan, sömürge ve zulüm üzerinde kurduğu güvenlik ve refah düzenini korumak için diğer toplumları asırlardır etnik ve inanç fay hatları üzerinden kontrol eden Batı’nın, artık kendi derdine düşmüş durumda olduğunu dile getirerek, “Batı’nın durumu iyi değil, vay haline. Ekonomik olarak yükselen ama siyasi rotası olmayan güçlerin hiçbiri, Türkiye’nin üstlendiği adalet, hakkaniyet ve vicdan üzerine kurulu misyonunu ikame edemiyor, edemez.” ifadesini kullandı.
Emperyalistlerin terör örgütleri üzerinden yürüttüğü vekalet savaşlarının da sonunun yaklaştığını belirten Erdoğan, “Eğer Türkiye’nin ve 21 yıldır onun yönetiminde olan AK Parti’nin bir davası, bir vizyonu olmasaydı, tüm bunları soruyorum, konuşabilir miydik? Birileri gibi, ‘Ne işimiz var Karabağ’da, Libya’da, Suriye’de, Balkanlar’da, Akdeniz’de, Afrika’da’ deseydik, birileri gibi ‘Bu kadar yolu, barajı, elektriği, suyu, aracı, konutu ne yapacaksanız, toprağa mı gömeceksiniz?’ deseydik, birileri gibi, herkese duymak istediğini söylesek ama vesayetin, darbecilerin, terör örgütlerinin koltuğunun altından kalkmasaydık, kısacası karşımızdakiler gibi olsaydık, burada milletimizin huzuruna alnımız ak, başımız dik bir şekilde çıkabilir miydik?” değerlendirmesini yaptı.
Erdoğan, gelecek dönemde ülkeyi ve milleti dünyada hak ettiği yere getireceklerini ifade ederek, “Böylece, coğrafyamızın ve medeniyetimizin iki asırlık hüznünü asırlar boyunca sürecek sevince dönüştürme şerefine de nail olacağız.” dedi.
“AK Parti’nin gelecek tasavvuru, geçmişindeki eser ve hizmetlerin üzerine kuruludur”
Tarihin seyrinin, AK Parti’nin sadece dünün ve bugünün değil, yarının da partisi olduğunu gösterdiğini dile getiren Erdoğan, “Hep söylediğimiz gibi kökü mazide olan ati AK Parti’nin gelecek tasavvuru, geçmişindeki eser ve hizmetlerin üzerine kuruludur.” diye konuştu.
Erdoğan, AK Parti’yi kurarken “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” dediklerinde birilerinin kendilerine istihzayla baktığını anımsatarak, “Yine hatırlarsanız bundan 12 yıl önce 2023 hedeflerimizi açıkladığımızda, birileri yine bize dudak bükmüştü. Bizim 2023 hedefleriyle 12 yıl sonrasına kadar uzanan program ve proje yapabilmemizi akılları almayanlar, 2053 ve 2071 vizyonlarımızı duyunca tümden zıvanadan çıkmıştı. Ülkemizi doğrudan işgal hareketi olarak gördüğümüz 15 Temmuz darbe girişiminin ardından, yönetim sistemimizi değiştirecek tarihi bir reformu hayata geçirdiğimizde de aynı tepkiyle karşılaştık.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni yerden yere vuranlar, bugün aynı sistemi, ruhuna uygun olmayan at pazarlıklarıyla tepe tepe kullanmanın hesaplarını yapıyor. Çünkü bunların ülkenin ve milletin hayrını gözetmek gibi bir dertleri yok. Tek gayeleri, tıpkı eski Türkiye devrinde olduğu gibi, milletin derdini ve beklentisini istismar ederek bir avuç muhterise ikbal devşirmektir. Bunların siyaset derinliği, bırakınız çeyrek asırlık, yarım asırlık vizyonu, ertesi günlerini bile göremeyecek kadar sığdır.
Biz 2023 hedeflerimizle milletimize ilan ettiğimiz projelerin çoğunu hayata geçirdiğimiz gibi şimdi daha geniş ufuklara, daha büyük vizyonlara doğru yelken açıyoruz. İşte bunun için ‘AK Parti geleceğin partisidir’ diyoruz. İşte bunun için ‘Cumhur İttifakı bir ilkeler ve mefkureler ittifakıdır’ diyoruz.”
“Milletimizin her bir ferdinin bu aydınlık gelecekte yeri vardır”
Hiçbir ayrım olmaksızın, milletin her bir ferdinin bu aydınlık gelecekte yeri olduğunu söyleyen Erdoğan, şöyle konuştu:
“Çünkü AK Parti, herhangi bir sınıfın, hele hele yıllarca kendini seçkin bir yerde görerek milleti aşağılayan kerameti kendinden menkul zümrelerin değil, 85 milyonun tamamının hayallerinin ortak paydasıdır. Bugüne kadar hangi partiye oy verirse versin, her bir vatandaşımızı AK Parti’nin tabii bir mensubu sayıyoruz. Sadece bugüne kadar kendisini henüz partimizin ve ittifakımızın saflarına katamadığımız, kazanamadığımız için hayıflandıklarımız var. Etnik, dini, kültürel kimlik siyasetiyle ülkemizi eski günlerine döndürmenin, milletimizin bünyesindeki fay hatlarını tetiklemenin peşinde koşanlar, bu birlik, beraberlik, kardeşlik siyasetini asla anlamadı, anlayamayacak. Biz bu milleti, içindeki tüm renkleriyle birlikte kucaklamayı, farklılıklarımızı zenginliğimiz olarak görmeyi, temel hak ve özgürlükleri lütuf değil asli müktesep olarak kabul etmeyi sürdüreceğiz. Tarihi tecrübemize ve irfan geleneğimize uygun şekilde, ‘insanları yaratılışta eş, dinde kardeş’ görme yaklaşımıyla vatan topraklarının her karışına hizmet vermeye devam edeceğiz.”
Erdoğan, siyasete başladıkları günden beri vesayet odaklarıyla çarpışa çarpışa yürüdükleri bu yoldan, milim sapmadan hep daha ileriye gitmenin mücadelesini vereceklerini söyledi.
“Muhalefeti yerinden zerre miskal kıpırdatamadık”
AK Parti’nin Türkiye’de, milli iradenin üstünlüğü ilkesini gerçek manada hayata geçirmiş ve daha önemlisi azimle bunu sürdürmüş parti olduğunu kimsenin inkar edemeyeceğini dile getirerek, şunları kaydetti:
“Umudunu millet dışı her odağa, her güce, içeride ve dışarıda yaşanan her arızi gelişmeye bağlayanların da milli iradenin tercihlerine saygı duyacağı günleri göreceğimize inanıyorum. Türkiye’nin istiklaline ve istikbaline ancak siyaset kurumu bu dönüşümü tümüyle gerçekleştirdiğinde güvenle bakabiliriz. Aksi takdirde iktidarı vesayet güçlerinde arayan faşist zihniyet bitmez. Darbecilerin karşısına dikilmek yerine onlara alkış tutan demokrasi düşmanları bitmez. Terör örgütlerinin temsilcileriyle kapalı kapılar ardında pazarlık yapan muhterisler bitmez. Bay bay Kemal niçin HDP’nin genel merkezine değil de parlamentoda gidip bunlarla görüşme yaptı. Acaba o kapalı kapılar ardında ne görüştüler bunları açıklayabildi mi? Hayır. Devletin güvenlik güçlerinin canları pahasına yakalayıp, yargısının cezaevine tıktığı teröristleri serbest bırakma sözü veren alçaklar bitmez. Ülkesini yabancılara şikayet eden, yatırım yapmamaları, yaptırım uygulamaları çağrısında bulunan idrak yoksunları bitmez. Daha önce de defalarca ifade ettiğim gibi, biz 21 yılda Türkiye’yi her alanda ileriye götürdük ama muhalefeti yerinden zerre miskal kıpırdatamadık. Hatta, zihniyet ve kalibre bakımından daha da geriye giden bir muhalefetle karşı karşıyayız. İnşallah 14 Mayıs seçimlerinin en hayırlı neticelerinden biri de ülkemiz muhalefetini bu alacakaranlık kuşağından çıkarmak olacaktır.”
“Gelmeyene gideceğiz, küskünü barıştıracağız, sevmeyeni sevdireceğiz”
Erdoğan, Cumhur İttifakı olarak, seçimlere kadar gece gündüz çalışarak, milletin gönlünü kazanmadıkları hiçbir ferdini bırakmayacaklarını vurgulayarak, şunları söyledi:
“Gelmeyene gideceğiz, küskünü barıştıracağız, sevmeyeni sevdireceğiz. Her eve, her iş yerine gireceğiz. Kalbini kazanmadık kimse bırakmayacağız. Kararsızları ikna edeceğiz. Zaten gönlünde olduklarımızı ihmal etmeyeceğiz. Hiç kimseyi atlamadan teker teker herkese dokunacağız. Siyasetin sokakta yapıldığını, seçimin sandıkta kazanıldığını asla unutmayacağız. Her seçimin önemli olduğunu ama 14 Mayıs’ın bu milletin tüm evlatlarının geleceğini şekillendireceğini aklımızdan çıkarmayacağız. Bunun için sizlerden, seçim gününe kadar geçecek her anı değerlendirmenizi, seçim günü sandığı da namusumuz olarak görmenizi istiyorum.”
Daha sonra Erdoğan, “Hazır mıyız? 14 Mayıs’ta Türkiye Yüzyılı için doğru adımlarla yola devam diyor muyuz, Türkiye Yüzyılı’nın inşası için bismillah diyor muyuz, evlatlarımızın geleceğine sahip çıkıyor muyuz, bay bay Kemal’i ve ortaklarını sandığa gömüyor muyuz, PKK’sından FETÖ’süne tüm terör örgütlerinin başını sandıkta tekrar eziyor muyuz, ailemize, çocuğumuza, inancımıza, değerlerimize göz dikenlerin heveslerini kursaklarında bırakıyor muyuz?” sorularına salondakilerin hep bir ağızdan verdiği “evet” yanıtına “Rabb’im hepinizden razı olsun” karşılığını verdi.
AK Parti olarak, kuruldukları günden bu yana girdikleri 15 seçim ve halk oylamasının tamamından da birinci çıkmayı başardıklarını belirten Erdoğan, “Bu özelliğiyle AK Parti, sadece Türk siyasi hayatına değil, dünya demokrasisine ismini altın harflerle yazdırmış bir partidir. Milletimizin bize gösterdiği teveccühün bunca yıldır kesintisiz sürmesi, sorumluluğumuzu daha da artıyor. Ülkemize geçtiğimiz 21 yılda kazandırdığımız her eser, her hizmet elbette önemlidir. Ama önümüzdeki 5 yıl boyunca milletimize ne vereceğimiz, evlatlarımızın geleceği için hangi ilerlemeleri sağlayacağımız daha önemlidir.” diye konuştu.
“Seçim beyannamesi, 6 ayrı bölümden oluşuyor”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 28 Ekim 2022’deki “Türkiye Yüzyılı Tanıtım Toplantısı”nı anımsatarak, şunları kaydetti:
“Türkiye Yüzyılı’nı 17 temel başlığın üzerinde inşa edeceğimizi söylemiştik. Neydi bu başlıklar? Türkiye Yüzyılı, şefkatin, üretimin, verimliliğin, istikrarın, kalkınmanın, sürdürülebilirliğin, huzurun, iletişimin, istikbalin, gücün, haklının, değerlerin, dijitalin, gençliğin, barışın, başarının, bilimin yüzyılıdır. Velhasıl seçim beyannamemizi de işte bu temeller üzerinde şekillendirdik. Seçim beyannamemizde 6 ayrı bölüm üzerine onlarca başlık ve binlerce maddede, hem ülkemize kazandırdığımız eser ve hizmetlerin özeti hem de Türkiye Yüzyılı hedeflerimiz yer alıyor.”
Erdoğan, “Türkiye Yüzyılı İçin Doğru Adımlar” yaklaşımıyla hazırlanan seçim beyannamelerinin oldukça hacimli bir esere dönüştüğünü dile getirerek, beyannamenin kitap olarak partililere ulaştırıldığını, dijital mecralar vasıtasıyla da milletle paylaşıldığını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
“Burada sadece kısa hatırlatmalarla yetinerek, asıl işi hep birlikte evlerde, sokaklarda, mahallelerde insanımızla ruberu, yüz yüze yapacağımız çalışmalara bırakmak istiyorum. Bugüne kadar milletimize yapmayacağımız, yapamayacağımız hiçbir şeyi söylemedik, söylediğimiz hiçbir şeyden de geri dönmedik. Meydanlarda ağzına geleni söyleyip, iş başına gelince hepsini unutanların, inkar edenlerin, tersini yapanların, vaatlerinin üzerine beton dökenlerin ülkemize ne büyük zararlar verdiğini biliyoruz. Biz ne kendimizi, ne milletimizi asla böyle bir zelil duruma düşürmedik, düşürmeyiz. Bunun için verdiğimiz her sözü, beyannamemize yazdığımız her maddeyi uzun hazırlıklar sonunda ortaya çıkardık.
Önümüzdeki dönemde önceliğimiz elbette, 6 Şubat depremlerinin yıktığı şehirlerimizi yeniden ayağa kaldırmak olacaktır. Allah’ın izniyle, 319 bini bir yılda teslim edilecek şekilde, toplam 650 bin yeni konut yaparak, afetin 11 ilimizde ve mücavirinde açtığı yaraları tamamen saracağız. Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli ile ülkemizin 81 ilinin tamamını, afetlere dirençli şehirler haline dönüştüreceğiz. Vatandaşımızın can ve mal güvenliği bizim için her şeyin önünde gelir. Bütüncül risk yönetimiyle, ülkemizi sadece depreme karşı değil, her türlü afete, felakete, tehdide karşı, tüm boyutlarıyla hazırlayacağız.”
Erdoğan, 2002’de iktidara gelirken Türkiye’yi eğitim, sağlık, emniyet ve adalet üzerinde yükselteceklerini söylediklerini hatırlatarak, eğitimde, okulundan öğretmenine, üniversitesinden yurduna tüm unsurlarıyla güçlü bir altyapı kurduklarını ifade etti.
Eğitim sisteminde kurulan altyapı üzerinde değerler eğitiminin esas olduğu bir anlayışla kaliteyi artıracak çalışmalara yöneldiklerini vurgulayan Erdoğan, “Çocuklarımızın yeteneklerinin, eğitimin ilk kademelerinden itibaren keşfedilerek, becerilerine uygun yönlendirmeyi sağlayacak bir sistem kuracağız.” diye konuştu.
“İlaç ve tıbbi sektörlerde savunma sanayindekine benzer bir atılımı hayata geçireceğiz”
Sağlıkta hastaneleriyle personeliyle genel sağlık sigortasıyla hizmete erişimin kolaylığıyla dünyaya örnek olan bir seviyeye gelindiğini belirten Erdoğan, salgın ve deprem döneminde, güçlü sağlık sisteminin işlerliğinin hep beraber tecrübe edilerek, hakkının verildiğini aktardı.
Erdoğan, İstanbul’a Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi, Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi ve Prof. Dr. Feriha Öz Acil Durum Hastanesi’nin kurulduğunu anımsatarak, “Bay bay Kemal, biz bunları yaparken sen neredeydin? Ne yaptınız siz? Hani sizin büyükşehir belediyeleriniz vardı, tuttunuz çadırların içerisinde güya sahra hastaneleri kurdunuz. Kimi aldatıyorsunuz? Araştırdık, gördük böyle bir hastane yok. Biz ise bu hastanelerimizle de yetinmedik. Ankara’da Bilkent’i kurduk, yetmez dedik ve hemen ikinci bir şehir hastanesini kurduk. Bütün bunlar halkımız, insanımız için.” diye konuştu.
Kocaeli ve İzmir’de de şehir hastanelerinin açılacağını belirten Erdoğan, yeni dönemde ülkenin ilaç ve tıbbi sektörlerdeki geliştirme ve üretim kapasitesini artırarak, savunma sanayindekine benzer bir atılımı hayata geçireceklerini, aile sağlığı, aile diş hekimliği, evde bakım, palyatif bakım gibi hizmetleri ülke sathında güçlendireceklerini, sağlık turizminde, dönem sonunda 3 milyon misafir ve 10 milyar dolar gelir hedeflediklerini ifade etti.
Erdoğan, iktidarları döneminde Türkiye’ye sağladıkları kazanımların başında, her vatandaşın huzurla evinde oturacağı, işini yapacağı, çocuğunu okuluna göndereceği güvenli Türkiye ikliminin geldiğini dile getirerek, “Terör örgütlerinin başını sınırlarımız dışında bile ezerek, suç çetelerine göz açtırmayarak, asayişten taviz vermeyerek, insanlarımızın geleceklerine güvenle bakabilmelerini temin ettik. Dünyanın ve bölgemizin yaşadığı sınamaların giderek ağırlaştığı bir dönemde, önleyici güvenlik çalışmalarıyla Türkiye’nin huzur ve güven adası olarak istikrarla yoluna devam etmesini sağlayacağız.” dedi.
“Kapsamlı bir yasama reformu için uzlaşma zemini arayacağız”
Erdoğan, adaletin partilerinin adında da bulunduğunu anımsattı. Adaletin tüm kurum ve kurallarıyla, vicdanları mutmain edecek şekilde tecellisi için çok büyük mücadele verdiklerini vurgulayan Erdoğan, “Vesayetin ve FETÖ’cü hainlerin tasallutundan kurtardığımız adalet sistemimizin fiziki imkanlarını ve insan kaynağını geliştirdik. Türkiye Yüzyılı’nın anahtarı olarak gördüğümüz yeni sivil anayasa sözümüzü tutmak için çalışmayı sürdüreceğiz. Hukuk devletimizi güçlendirecek reformları kesintisiz devam ettirecek, kapsamlı bir yasama reformu için uzlaşma zemini arayacağız.” diye konuştu.
Yüksek standartlı demokrasi için dönüştürücü ve koruyucu reformlar döneminden tamamlayıcı reformlar dönemine geçileceğini bildiren Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da toplumumuzun hiçbir kesimine hayat biçimi ve kimlik dayatılmasına asla izin vermeyeceğiz. Demokratik siyasetin önündeki engelleri kaldırmaya devam ederken, terör örgütlerinin ve vesayet odaklarının siyasete müdahalesine de göz yummayacağız. Bilhassa Kürt kardeşlerimizi ne CHP faşizminin ne HDP sapkınlığının ne PKK zulmünün ne de geçmişte acı örnekleri yaşanan baskı düzeninin karanlığına asla ve asla teslim etmeyeceğiz.”
“Gelir tamamlayıcı aile destek sistemi”
Erdoğan, aile yapısını sapkın akımlardan korumanın yanında, her türlü maddi ve manevi destekle güçlendireceklerini vurgulayarak, “Hayata geçireceğimiz gelir tamamlayıcı aile destek sistemiyle hiçbir hanenin gelirinin belirli bir seviyenin altına düşmemesini temin edeceğiz. Aile Koruma Kalkanı Programı’yla, ev hanımlarının emekliliğine destek vermekten, her ailede en az bir çalışan olmasını sağlamaya kadar pek çok uygulamayı başlatacağız.” diye konuştu.
Gençleri aile kurmaya teşvik için eğitimden istihdama, evlilikten çocuk bakımına kadar her alanda maddi katkı verileceğini belirten Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
“Bu hedeflere ulaşmak için kaynağı ülkemizin kendi ürettiği doğal gaz ve petrol gelirlerinden sağlanacak bir Aile ve Gençlik Bankası kuracağız. Yükseköğrenimdeki gençlerimize bir defaya mahsus olmak üzere cep telefonu ve bilgisayar ediniminde vergi muafiyeti sağlayacağız, ayrıca aylık 10 gigabayt ücretsiz internet vereceğiz. Sosyal yardımlarımızı, yoksul insanlarımıza destek vermenin ötesinde, insanlarımızın yoksulluk seviyesine düşmesini önleyecek bir yaklaşımla yeniden yapılandıracağız.”
“Enflasyonu yeniden tek haneli rakamlara düşürerek, ülkemizi bu sorundan kurtaracağız”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomiyi yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyütmeyi sürdüreceklerini kaydederek, şöyle devam etti:
“Enflasyonu yeniden tek haneli rakamlara düşürerek, ülkemizi bu sorundan mutlaka kurtaracağız. Memurundan emeklisine ve işçisine kadar çalışanlarımızın ücretlerini daima enflasyonun üzerinde artırarak, refah düzeylerini yükselteceğiz. Turizmde 90 milyon turist ve 100 milyar dolar turizm geliri hedefiyle, yatırımı ve tanıtımı hızlandıracağız. Ülkemizin halen 300 bin civarında olan uluslararası öğrenci sayısını 1 milyonun üzerine çıkartarak, küresel pazarın yüzde 10’unu elde edeceğiz. Bilişim ihracatında 15 milyar dolara ulaşarak, ülkemizi bu alanda küresel bir merkez haline dönüştüreceğiz. Ülkemizi 1 trilyon dolar dış ticaret hacmine ulaştırmaya yönelik hedefimize ulaşana kadar yatırıma, üretime, ihracata yükleneceğiz. Önümüzdeki dönemde yıllık 5,5 büyüme oranıyla, milli gelirimizi bu dönemde 1,5 trilyon dolara, ardından da asıl hedefimiz olan 2 trilyon dolara çıkartacağız.”
“İşsizlik oranımızı yüzde 7 seviyesine gerileteceğiz”
Kişi başına düşen milli geliri 3 bin 600 dolardan 10 bin 600 dolara yükselttiklerini anımsatan Erdoğan, gelecek dönemdeki hedeflerinin bunu önce 16 bin dolara, ardından da daha yüksek seviyelere ulaştırmak olduğunu belirtti ve şunları kaydetti:
“Bu büyüme sayesinde 5 yılda 6 milyon yeni istihdam oluşturarak, işsizlik oranımızı yüzde 7 seviyesine gerileteceğiz. Kadın ve genç istihdamına özel önem vermeyi sürdüreceğiz. Kamuya işe alımları, görevin getirdiği zorunluluklar dışında mülakatı kaldırarak, gençlerimizin sınavlardaki başarı sıralamasına göre yapacağız. Girişimcilerimize verdiğimiz destekle ülkemizden en kısa sürede 15 adet milyar dolar ve 5 adet 10 milyar dolar değerinde şirket çıkmasını sağlayacağız. Üretimin tabana yayılmasında çok önemli görev ifa eden KOBİ’lerimizi, büyüyen ekonomimizin lokomotifleri olarak, finansmandan istihdama her alanda daha güçlü şekilde destekleyeceğiz. Bugüne kadar hassasiyetle devam ettirdiğimiz bütçe disiplininden önümüzdeki dönemde de taviz vermeyeceğiz. Tasarım ve kriptoloji altyapısını kurduğumuz yeni nesil Dijital Türk Lirası projemizi hayata geçireceğiz.”
“Ankara-İstanbul arasında süper hızlı tren hattı kuracağız”
Erdoğan, kalkınmanın temel altyapısı olan enerjideki atılımları kesintisiz sürdüreceklerini belirtti.
Erdoğan, yerli ve yenilenebilir enerji yatırımlarıyla gelecek dönemin sonunda enerji ithalatını yarıya düşüreceklerini ifade ederek, “Karadeniz doğal gazının ve Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin tam kapasite devreye girmesi, ülkemizin enerji bağımsızlığında unutmayın bir milat olacaktır. Elektrikte halen 100 gigavat olan kurulu gücümüzü, 136 gigavat’a yükselteceğiz. Doğal gaz kullanamayan ilçemiz kalmamasını temin edeceğiz.” diye konuştu.
Millete en çok eser kazandırdıkları alanlardan biri olan ulaşımda, otoyol ve bölünmüş yol projeleri ile havalimanı inşaatlarını tamamlarken yeni dönemde ağırlığı raylı sistemlere vereceklerini aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
“2053 vizyonumuz çerçevesinde hızlı tren hattımızı 13 bin 400 kilometreye, toplam demiryolu ağımızı 28 bin 600 kilometreye ulaştırmayı hedefliyoruz. Bu çerçevede önümüzdeki dönemde, halen inşası süren hızlı demiryolu hatlarına ilave olarak yeni projelerin yapımına da başlayacağız. Ankara-Kırıkkale-Yozgat-Sivas hattının da açılmasıyla 11 ili birbirine hızlı tren ağıyla bağlı hale getiriyoruz. İzmir-Ankara hattı başta olmak üzere tüm projelerimizi tamamladığımızda bu sayıyı 52’ye çıkartacağız. Ayrıca Ankara-İstanbul arasında süper hızlı tren hattı kuracağız.
Tekirdağ, Mersin, İskenderun ve Kocaeli’nde yapacağımız yeni limanlarla lojistik gücümüzü artıracağız. Çok modlu kuzey-güney ve doğu-batı ulaşım koridorlarıyla, yatırımın ve üretimin ülkenin her köşesine yayılmasını sağlayacağız. Kanal İstanbul’un bağlantı yolları ve altyapı çalışmalarının yapımını sürdüreceğiz. Önümüzdeki dönem internette 5G teknolojisinin nüfusumuzun tamamı tarafından kullanılabilmesini temin edecek altyapıyı kuracak, 6G teknolojisinin hazırlıklarına başlayacağız.”
“Milli Teknoloji Hamlemizi kesintisiz sürdüreceğiz”
Erdoğan, dünyanın en büyük 10 uydu operatöründen biri haline getirdikleri Türkiye’nin uzaydaki gücünü daha da artıracaklarını, küresel rekabet ve küresel yenilik endekslerindeki yerini daha da yukarılara taşıyacaklarını kaydederek, şunları söyledi:
“Ülkemizi kritik teknolojilerin pazarı değil, üreticisi yapacak Milli Teknoloji Hamlemizi kesintisiz sürdüreceğiz. Milli gururumuz Togg’un üretime ve satışa başlamasıyla duyduğumuz sevinci, önümüzdeki 7 yılda 1 milyon aracı yollarda görmemizi temin ederek, daha da güçlendireceğiz. Elektrikli araç şarj altyapısını ilk etapta 142 megavat gücüne çıkartarak, bu yöndeki yatırımları ülke genelinde destekleyeceğiz. Tarımsal üretimin geliştirilmesini sadece ekonomik değil, milli bir mesele olarak görüyoruz. Bunun için önümüzdeki dönemde bitkisel üretimi 132 milyon tona, su ürünleri üretimini 750 bin tona çıkaracak adımları atacağız. Üretim güvenliği amacıyla sertifikalı tohum, fide ve fidan üretimlerini artıracağız. Ekonomik ömrünü tamamlamış çaylıklarımızı daha nitelikli çeşitlerle yenileyeceğiz.
Arazi toplulaştırma çalışmalarında 100 milyon dekara çıkarak, vakit, enerji, alet ve ekipman kullanımında verimliliği artıracağız. Ülkemizin şartlarına uygun bir üretim planlamasıyla hem verimi hem çiftçilerimizin gelirini yükseltecek bir sistem kuracağız. Su depolama hacmimizi 193 milyar metreküpe çıkartarak, 80 milyon dekar araziyi sulayacak, 37 bin megavat enerji üretecek hale geleceğiz. Mera, yaylak ve kışlak alanları ıslah ederek, hayvancılığımızı destekleyeceğiz. Dönem sonunda büyükbaş hayvan varlığımızı 19 milyona, küçükbaş hayvan varlığımızı 68 milyona çıkartarak, vatandaşlarımızın ekonomik fiyatlarla ete erişimini kolaylaştıracağız. Orman alanlarımızı, topraklarımızın yüzde 30’unun üzerine, verimli orman alanı miktarını da 14,5 milyon hektara ulaştıracağız.”
“Bölgesel Gelişme Ulusal Strateji ve Bölge Planlarını uygulayacağız”
Yeşil kalkınma hedefleriyle ülkenin doğal kaynaklarını, Türkiye’ye uluslararası alanda da avantaj kazandıracak şekilde sürdürülebilir anlayışla değerlendireceklerini vurgulayan Erdoğan, “Bölgelerimizin sahip oldukları özelliklere ve imkanlara göre farklı alanlarda geliştirilmesini sağlayacak Bölgesel Gelişme Ulusal Strateji ve Bölge Planları’nı uygulamaya koyacağız. Bu yaklaşımla, bölgelerimizi ülke ekonomisi ve sosyal hayatıyla bütünleştirecek şekilde kalkınma planları yapacağız.” ifadesini kullandı.
“Türkiye eksenini inşa edeceğiz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyaya model olarak sundukları insani ve vicdani dış politikalarını istikrar, denge ve atılım hedefleriyle, girişimci, etkin ve sonuç alıcı şekilde geliştirmeyi sürdüreceklerini dile getirerek, şunları kaydetti:
“Hem ülkemizin hem bölgemizin hem insanlığın huzur ve istikrar bulacağı bir dış politikayla, çok taraflılık, daha fazla işbirliği, barış, istikrar ve insani diplomasiyle Türkiye eksenini inşa edeceğiz. Son 5 yıldaki uygulama tecrübesine ve değişen ihtiyaçlara göre Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini restore ederek, Türkiye Yüzyılı hedeflerimize daha fazla katkı verecek şekilde geliştireceğiz.”
“Her vatandaşa geçmişten bugüne asırlık hizmetler sunduk”
Dünü beraber inşa ettiklerini, yarını da birlikte inşa edeceklerini aktaran Erdoğan, “Milletimizin hiçbir kesimi yok ki, AK Partinin hizmet siyaseti hayatına dokunmamış, hayatını olumlu yönde değiştirmemiş olsun. Vatan topraklarının tek bir karışı yok ki, AK Parti’nin eser siyasetinden nasibini almamış olsun.” dedi.
Erdoğan, kadını ve erkeğiyle, genci ve yaşlısıyla her vatandaşa geçmişten bugüne asırlık hizmetler sunduklarını belirterek, konuşmasına şöyle devam etti:
“Sizlerin nezdinde ülkemizdeki tüm hanım kardeşlerimize soruyorum. Evinizde, işinizde, sokakta, evladınızın okulunda, sevdiklerinizin hayatında 20 yılda hangi değişimleri gerçekleştirdiğimizi biliyorsunuz değil mi? Sıraların üzerinde artık kuşe kağıtla ücretsiz olarak kitapları nasıl dağıttığımızı biliyorsunuz değil mi? Bizler teksir kağıtlarla hazırlanmış, o kağıt parçalarıyla okuduk. Bizim jenerasyon bunları çok iyi bilir. Ama şimdi biz bunu yaşadık, artık bu nesil bunu yaşamasın istedik ve bütün sıraların üzerine kitapları koyuyoruz. Bu hizmetlerin artarak sürmesi için 14 Mayıs’ta bizimle beraber misiniz? Gençlerimize soruyorum. Eski Türkiye’yi yaşamamış olsanız da ülkemizi dünyada nereden nereye getirdiğimizi, sizlerin geleceğinde nasıl ufuklar açtığımızı biliyorsunuz değil mi? Önümüzdeki dönemde de her gencimizin, her çocuğumuzun geleceğini olumlu yönde değiştirecek adımlar için 14 Mayıs’ta bizimle beraber misiniz? Engellilerimize soruyorum. Evlerinizin dört duvarı arasına mahkum edilen sizleri, istihdamdan spora ve sanata kadar her alanda destekleyerek hayatın içine katan projelerin hepsinin de altında bizim imzamızın olduğunu biliyorsunuz değil mi?”
Partililere, “Bütün hizmetlerin artarak sürmesi için 14 Mayıs’ta bizimle beraber misiniz?” diye soran Erdoğan, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
“Emeklilerimize soruyorum. En düşük emekli maaşını 66 liradan 7 bin 500 liraya çıkardığımızı, bayramlarda ikramiye verdiğimizi biliyorsunuz değil mi? Ömürlerini aileleri ve ülkeleri için çalışmaya adamış emeklilerimizin, ikinci baharlarını en güzel şekilde sürdürmeleri için gereken ilave destekleri de kendilerine yine biz verebiliriz. İkramiyeyi de 2 bin lira olarak açıkladık mı? Bunun için emeklileri kardeşlerime sesleniyorum, 14 Mayıs’ta bizimle beraber misiniz? Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımıza soruyorum. Kendinize yeni bir hayat kurduğunuz ikinci vatanlarınızda sizlerin, devletinizin arkanızda olduğunu bilerek, başı dik bir şekilde yaşayabilmenizi temin edecek ikilimi birlikte oluşturmadık mı? Başınızın tekrar yere eğilmemesi için 14 Mayıs’ta bizimle beraber misiniz? Aynı soruyu, esnaflarımıza, işçilerimize, çiftçilerimize, sanayicilerimize de sorsak, inanıyorum ki yine aynı cevabı alacağız.”
“Bugüne kadar hep başkalarıyla değil kendimizle yarıştık”
Her alanda üretimi desteklerken hem istihdamı güçlendirmek hem ihracatı artırmak ve böylece ülkenin gücüne güç katmak niyetiyle hareket ettiklerini dile getiren Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Elbette ulaşamadığımız hedefler, çok emek verip de başaramadığımız işler oldu. Sizler şahitsiniz ki 21 yılda yaptıklarımız bile ülkemizin asırlık eksiklerini, ihtiyaçlarını, kayıplarını telafi etmeye yetmiştir. Ama biz bunları yeterli görmüyoruz. Milletimizin daha fazlasına layık olduğuna inanıyor, bunun için daha çok çalışmamız gerektiğini biliyoruz. Önümüzdeki seçimlerde milletimizden desteği, kendi statükomuzu tahkim etmek için değil, daha büyük reformlar yapmak, daha büyük devrimler gerçekleştirmek, daha çok eser ve hizmet getirmek için istiyoruz. Çünkü biz bugüne kadar hep başkalarıyla değil kendimizle yarıştık.
Türkiye’de ne vizyonuyla ne programıyla ne icraatıyla bizim önümüze geçene de, böyle bir hazırlık yapana da, böyle bir niyet besleyene de rastlamadık. Nitekim 14 Mayıs seçimlerine de aynı şekilde gidiyoruz. İşte bizim 21 yıllık envanterimiz. İşte bizim Türkiye Yüzyılı vizyonumuz. İşte bizim seçim beyannamemiz. İşte bizim heyecanımız, şevkimiz, aşkımız. Akıl ve vicdan sahibi herkesi, bizim ortaya koyduğumuz bu tabloyla, Bay Bay Kemal’in çapını, kalibresini, geçmişte yaptıklarını, bundan sonrası için verdiği sözleri mukayeseye davet ediyorum.”
Erdoğan, bugün bu salonda “600 milletvekili adayı” değil, Türkiye Yüzyılı’nı omuzları üzerinde azimle, gayretle, fedakarlıkla, cesaretle, dirayetle yükseltecek “600 kahraman” gördüğünü ifade ederek, her bir milletvekili adayını 81 ilde bağırlarına basmak için bekleyen millete emanet ettiğini sözlerine ekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının ardından milletvekili adayları tanıtıldı.
Notlar
Cumhurbaşkanı Erdoğan, salona birlikte girdiği eşi Emine Erdoğan ile kürsüye el ele çıktı ve partilileri selamladı.
Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan programda, “Türkiye Yüzyılı için doğru adamla yola devam” mesajının verildiği video gösterimi yapıldı.
Yücel Arzen’in ilk kez dinlenen “Söyle” şarkısının bir bölümünde kürsüye çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 saat 30 dakika kürsüde kaldı.
Erdoğan’ın konuşmasının ardından milletvekili adaylarının isimleri okundu.
Programda ayrıca, Uğur Işılak’ın seslendirdiği “Doğruya doğru”, “Bu yüzyılın adı Türkiye”, “Doğru Adam” adlı şarkıları da dinletildi.