AstraZeneca Türkiye ve Roche Diagnostik Türkiye’nin koşulsuz desteğiyle düzenlenen etkinlikte, TKD Kalp Yetersizliği Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Çelik ve Türk Kardiyoloji Derneği Gelecek Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Değertekin hastalıkla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Prof. Dr. Çelik, kalp yetersizliğinin farmakolojik tedavisi konusunda 20’nci yüzyıldan itibaren önemli gelişmeler kaydedildiğini, modern ilaç tedavilerine sürekli yenilerinin eklenmeye başlandığını söyledi.
Çelik, “İlaç tedavilerinin yanı sıra cihaz ve cerrahi tedavi seçenekleri konusunda da buluşlar hızlanmış, kalp destek cihazları 1966’dan itibaren ileri evre kalp yetersizliği hastalarına takılmaya başlanmıştır. Kalp nakilleri ise 1967’den beri ülkemiz dahil birçok ülkede yapılmaktadır.” diye konuştu.
“Türkiye’de kalp yetersizliğine yakalanma yaşı daha genç”
Türkiye’de kalp rahatsızlığı görülme sıklığına ilişkin olarak Çelik, “Türkiye’deki kalp yetersizliği görülme sıklığı batılı ülkelerin çoğu ile benzer olmakla birlikte ortalama kalp yetersizliğine yakalanma yaşı daha gençtir. Türkiye’de batı ülkelerinden farklı olarak kadınlarda kalp yetersizliği görülme oranı erkeklerden biraz daha yüksektir. Çocukluk çağından itibaren her yaşta görülmekle birlikte ülkemizde en sık görüldüğü yaş grubu 70 yaş üzeri popülasyondur.” bilgisini verdi.
Prof. Dr. Çelik, kalp yetersizliği olan hastalarda birçok başka hastalığın da eşlik edebileceğini vurgulayarak, Türkiye’de kalp yetersizliği hastalarında en sık birlikte görülen hastalıkları, hipertansiyon, kalp damar hastalıkları, dislipidemi, anksiyete, diyabet, KOAH (kronik obstrüktif akciğer hastalığı), anemi, atriyal fibrilasyon, demir eksikliği, depresyon, hipotiroidizm ve kronik böbrek yetersizliği olarak sıraladı.
Kalp yetersizliğinin belirtileri ve tedavi yöntemleri
Kalp yetersizliğinin başlıca belirtilerine ve tedavi yönetmelerine de değinen Çelik, nefes darlığı, vücutta şişlik, halsizlik ve efor kapasitesinde azalmaların hastalığın belirtileri olabileceğini anlattı.
Prof. Dr. Çelik, kalp yetersizliğine yol açan nedenler arasında koroner arter hastalığı, hipertansiyon, diyabet, kalp kapakçık hastalıkları, enfeksiyonlar, genetik etkenler ve kalbe yan etkide bulunan ilaçlara maruziyetin sayılabileceğine vurgu yaparak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kalp yetersizliği olan hastalar için birçok tedavi seçeneği bulunmaktadır. Geldiğimiz noktada kalp yetersizliği olan hastanın durumunun ciddiyetine göre ilaç tedavisinden kalp destek cihazlarına ve nakile kadar birçok imkandan faydalanabiliyoruz. Kalp yetersizliğinden dolayı artmış olan ölüm riskini azaltan, hastalığın kötü ve olumsuz olan seyrini yavaşlatabilen, bazen de iyi yönde değiştirebilen birçok ilaç tedavisinin yanı sıra kalp yetersizliğinde ani ölümlere neden olan ritim bozukluklarını şok verip düzelten ve kalbin yeniden senkronize bir şekilde çalışmasını sağlayan kalp pilleri mevcuttur. Ağırlaşmış ve ileri kalp yetersizliği olan insanlarda da kalp destek cihazları, yapay kalp ve kalp nakli devreye girmektedir. Ülkemizde bu tedavilerin hemen hepsi yapılabilmektedir.”
Kalp yetersizliğini tedavi edebilmekten daha da değerli olanın hastalığın henüz başlamadan önlemini alabilmek olduğuna işaret eden Çelik, “Kalp yetersizliği ile sık görülen hastalıkları ve kalp yetersizliğine neden olan muhtemel hastalıkları olan bireylerin bu hastalıkları ile ilgili etkin ve düzenli bir tedavi almaları halinde kalp yetersizliğine yakalanma olasılıklarının düşeceği aşikardır. Dolayısıyla kalp yetersizliği ile mücadele ilk olarak kalp yetersizliği olmayan fakat diyabet, hipertansiyon, kalp damar hastalığı gibi kalp yetersizliğine yol açan hastalıkları olan kişileri iyi tedavi etmekle başlamalıdır. Kalp yetersizliği ile mücadelenin ana hedefi buraya kaydırılmalıdır.” diye konuştu.
“Bu hastalığa yakalanmamak çok önemli”
Etkinlikle birlikte toplumda kalp yetersizliği konusundaki bilincin artırılmasının hedeflendiğini belirten Çelik, hem toplumda hem de hekimlerde, sağlık çalışanlarında kalp yetersizliği farkındalığı oluşturmak istediklerini, bu hastalığa yakalanmamanın çok önemli olduğunu, yakalanılması halinde de çok tedavi seçeneğinin bulunduğunu kaydetti.
Çelik, hastalığın çocuklardan yaşlılara her yaş grubunda görülebildiğine dikkati çekerek, enfeksiyonlardan korunmanın tüm yaş grupları için çok önemli olduğunu, bazen ciddi bir enfeksiyonun kalp yetersizliğine sebep olabildiğini vurguladı.
“Tüm dünyada çığ gibi büyüyen bir hastalık”
Türk Kardiyoloji Derneği Gelecek Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Değertekin de kalp yetersizliğinin hayat boyu tedavi gereksinimi, sık hastaneye yatma ihtiyacı, çoklu ilaç tedavi gereksinimi, komplike ve pahalı cihaz tedavisi uygulamaları nedeniyle hasta, hasta yakınları, sağlık çalışanları ve de sağlık ekonomisi üzerine çok büyük yük getirdiğini söyledi.
Bundan dolayı tüm dünyada ve Türkiye’de kalp yetersizliğiyle mücadele için acil eylem planlarının uygulanmasının büyük önem taşıdığına işaret eden Değertekin, şunları kaydetti:
“Çünkü tüm dünyada çığ gibi büyüyen bir hastalık olan kalp yetersizliği hem gelişmiş hem de gelişen ülkelerde giderek artmaktadır. TKD olarak biz de her yıl Avrupa ile eş zamanlı olarak ülkemizde aktiviteler düzenleyerek bu hastalık ile ilgili hem farkındalığı artırmak hem de hasta, hasta yakınları ve sağlık çalışanlarını bu konuda bilgilendirmek için var gücümüz ile çalışıyoruz. Kalp yetersizliği gelişimini engellemek, gelişmişse ilerlemesini yavaşlatmak ve ileri olgularda yaşam süresini uzatıp yaşam kalitesini yükseltmek ve bu hastalık ile mücadele etmek için üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeye devam edeceğiz.”
“Bu etkinliklerin çok fazla önemi var”
Etkinliğe katılan oyuncu Apak da kalp yetersizliğinin çok önemli bir konu olduğuna dikkati çekerek, sürekli egzersiz yaptığını ve düzgün beslenmeye özen gösterdiğini söyledi.
Apak, söz konusu etkinliğin toplumdaki bilinci artırmak açısından faydalı olduğunu belirterek, “Burada olmak çok güzel. Bu tip etkinliklerin çok fazla önemi var. Bence geleneksel hale gelmeli, vatandaşın daha fazla dahil olabileceği şekilde bu iş büyüyerek devam etmeli.” ifadelerini kullandı.
“Kalp Yetersizliği Haftası”
Toplantıda edinilen bilgilere göre, hastaneye başvuran her 2 hastadan 1’inin sonraki 5 yıl içinde yaşamını yitirdiği kalp yetersizliği, aynı zamanda 65 yaş üstü kişilerde en sık hastaneye yatış nedeni olarak saptanıyor.
Bu gerçeğe dikkati çekmek amacıyla TKD her yıl Türkiye’de mayıs ayının ilk haftasında, “Kalp Yetersizliği Haftası” kapsamında etkinlikler düzenliyor.
Dernek bu etkinliklerde kalp yetersizliğinde farkındalık oluşturmak adına hastalıkla ilgili güncel veri ve tedavi yöntemlerini kamuoyu ile paylaşıyor.