Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Tıp Fakültesi Girişimsel Radyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Türkmen Çiftçi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kadın hastalıkları içinde en sık görülenlerden birinin “endometriozis” adlı hastalığın seyrinde görülen yumurtalık kistleri olduğunu söyledi.
Hastalığın halk arasında “çikolata kisti” diye bilindiğini aktaran Çiftçi, “Tüm dünyada ve ülkemizde 15-45 yaş arası kadınların yaklaşık yüzde 10’unda, dünya genelinde de 200 milyon kişide görülmektedir.” dedi.
Çiftçi, çikolata kistlerine genellikle geç tanı konulduğunu, bunun da kist büyük boyutlara ulaştığında veya çok ağrılı hale geldiğinde hekime başvurulmasından kaynaklandığını dile getirdi.
Çikolata kistinin nedeninin tam olarak bilinmediğine, adı tatlı olsa da hastalığın tehlikeli olduğuna dikkati çeken Çiftçi, “Korkulacak bir hastalıktır ve tedavi edilmediğinde hastaların yarısında yumurtalık rezervini ve tüplerin yapısını bozarak çocuk sahibi olmayı engellemektedir. Dış gebeliğe yatkınlık yaratması da bir diğer korkulan yönüdür. Tek iyi yanı kansere dönme riskinin çok az olmasıdır. Ancak en başta tanı konurken kanserle karıştırılmaması gerekir.” diye konuştu.
“İşlem, genel anestezi verilmeden yapılıyor”
Çiftçi, çikolata kisti olan ve ağrıyla başvuran hastalara başlangıçta ağrı kesici ve bazı hormon ilaçları önerilse de bunların kalıcı çözüm sağlamadığını bildirdi. İlaç kesilir kesilmez şikayetlerin geri geldiğini aktaran Çiftçi, şu bilgileri verdi:
“Zaten kısırlık nedeniyle başvuran ve gebe kalmaya çalışan hastalarda bu ilaçlar kullanılamaz. Kalıcı tedavi olarak eskiden beri uygulanan yöntem özellikle laparoskopik olarak yapılan ameliyattır.
Ameliyatta kist yumurtalık dokusundan sıyrılarak bütün halinde çıkarılmaya çalışılır ancak az veya çok her ameliyatta bir miktar yumurtalık dokusu kaybı olur. Özellikle birden çok sayıda kisti olan hastalarda bu çok büyük bir problemdir. Zaten kist nedeniyle kısırlığı olan ve gebe kalamayan hastada gebe kalmak daha da zorlaşabilir. Ayrıca ameliyatla tedavide hastaya genel anestezi yani narkoz verilmesi gerekir.”
Çiftçi, girişimsel radyoloji tarafından uygulanan ve hastaya önemli avantajlar sağlayan yeni yöntemin “Skleroterapi” diye isimlendirilen girişimsel bir teknik olduğunu, radyoloji uzmanınca yapıldığını belirterek, operasyona ilişkin şunları kaydetti:
“Bu yöntemle, kistin içine çok özel ve ince iğnelerle yumurtalıklara dokunmadan giriliyor, kistin sadece iç kısmı, vücuda zararı olmayan bazı özel ilaçlarla etkisiz hale getiriliyor. Kistin iç kısmındaki hücreler ölünce içindeki çikolata kıvamındaki kanlı sıvı iğne yardımıyla dışarı alınıyor, zamanla kist küçülerek kayboluyor.
Bu işlem bazen günübirlik bazen sadece bir gecelik yatışla genel anestezi verilmeden yapılıyor. Hasta, damar yolundan uyku verici ve ağrı kesici ilaçlar sayesinde işlem sırasında ağrı hissetmiyor.”
“Yumurtalıklara asla zarar verilmiyor”
Ameliyatsız tedavinin hasta için önemli avantajları bulunduğuna işaret eden Çiftçi, “Kistin sadece içine müdahale edildiğinden yumurtalıklara asla zarar verilmiyor, aksine yumurtalık üzerindeki baskı azaldığından yumurtalıkları güçlendiriyor. Kısırlık şikayeti olan tüp bebek tedavisiyle gebe kalamayan hastalar, bu tedavi sayesinde kendiliğinden gebe kalabiliyor.” dedi.
Çiftçi, uygulamanın birden fazla tekrarlanabildiğine de işaret ederek, “Yumurtalıklara hiç dokunulmadığından defalarca uygulayabiliyor, hastada ne kadar çok yeni kist çıkarsa çıksın ardışık seanslarla hepsi bu yöntemle tedavi edilebiliyor.” diye konuştu.
Bu yöntemle ameliyat sırasında olabilen kanama, rahim ya da bağırsak yaralanması gibi risklerin görülmediğinin altını çizen Çiftçi, kistin tekrarlama riskinin önemli ölçüde azalmasının da yöntemin önemli avantajları arasında yer aldığını söyledi.
Yöntemin her hastaya uygulanabildiğini ifade eden Çiftçi, “İşlem öncesi MR’da kesin çikolata kisti tanısı konulmuş olmalı. MR’da en ufak bir kanser veya kansere çevirme şüphesi varlığında bu tedaviyi uygulanmıyor. aynı zamanda eğer kist 2 santimetreden daha küçükse ve hastanın çok belirgin şikayeti yoksa kist bir süre takip ediliyor ve büyüdüğünde uygulama yapılıyor.” bilgisini verdi.
Çiftçi, Kuzey Irak, Almanya ve Fransa’nın aralarında olduğu birçok ülkeden hastanın bu yöntemden yararlanmak için Türkiye’ye geldiğini sözlerine ekledi.