Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Kürşat Bozkurt, Türkiye’nin yapay kalp uygulamalarında ve robotik kalp cerrahisinde Avrupa’da 2’nci sırada olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Bozkurt, 10-16 Nisan Kalp Sağlığı Haftası dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, kalp ve damar rahatsızlıklarının en sık görülen hastalıklar içinde yer aldığını söyledi.
Türkiye’de hastalık sıklığının gelişmiş ülkelerle benzer oranlarda olduğunu ifade eden Bozkurt, “Sayısal olarak verilere bakıldığında ülkemizde 30 ila 79 yaş arasında her 1000 kişiden 15’inde şah damarı daralması bulunuyor. Kontrol, takip ve bir kısmına müdahale edilmesi gerekiyor. Bu nüfus sayısına göre hesaplanırsa Türkiye’de yaklaşık 600 binden fazla kişinin geçici ya da kalıcı felç riski bulunuyor.” dedi.
Bozkurt, şu bilgileri verdi:
“65 yaş üstü her 65 erkekten birinde mutlaka takip ve tedavi edilmesi gereken aort damarı genişlemesi bulunuyor. Her yıl 100 binden fazla kişi de bacak toplar damarı pıhtısı ya da akciğere pıhtı atması söz konusu. Her yıl 25 bin hastaya böbrek hastalığı nedeniyle diyaliz ihtiyacına bağlı fistül açılması gerekiyor.
Bu sayılar mevcut hastaları değil, her yıl gelişen yeni hastaların sayısını kapsıyor. Örneğin, an itibarıyla her 100 kişiden 4’ü takip ya da tedavi edilmesi gereken koroner arter hastası. Kapak hastalıkları, aort damarının diğer hastalıkları, doğuştan gelen kalp damar hastalıklarının hepsi dahil edildiğinde ise her 8 kişiden birinde çeşitli kalp veya damar hastalığı var. Toplumda her 8 kişiden birinin kalp ve damar sağlığı açısından konunun uzmanına gitmesi, takipte ve tedavi olması gereken bir hastalığı söz konusu.”
“Yapay kalpler, kalp cerrahisinde ciddi değişimler yarattı”
Prof. Dr. Bozkurt, koroner hastalıkların tedavisinde stent uygulamasının hala önemli bir yer tuttuğunu aktararak, “Her hasta için stent en uygun çözüm olmayabiliyor. Yılda yaklaşık 70 bin hastaya koroner baypas ameliyatı yapılıyor. Bacak damarı pıhtısı varlığında kapalı yöntemle pıhtıyı eritmek gittikçe yaygınlaşıyor. Robotik kalp cerrahisi, kalp akciğer makinalarındaki gelişim, yapay kalpler son 10 yılda kalp cerrahisinde ciddi değişimler yarattı.” dedi.
Türkiye’de kalp damar cerrahisinde gelişmiş ülkelerdeki her operasyonun başarılı bir şekilde yapıldığına dikkati çeken Bozkurt, “Yapay kalp uygulamalarında ve robotik kalp cerrahisinde Avrupa’da 2’nci sıradayız. Avrupa’da bu iki alanda birinci olan ülke ise Almanya.” diye konuştu.
Bozkurt, hastalarda kalbin tedavi kapsamında yüksek teknolojik cihazlarla desteklenebildiğini belirterek, yapay kalp destek cihazlarının, son evre kalp yetersizliğindeki hastada kalbin pompalama görevini üstlenen, ileri teknoloji ürünü cihazlar olarak tanımlandığını söyledi.
Hastaların uzun yıllar kullanabileceği uzun dönem mekanik destek cihazlarının yanı sıra “şok” diye ifade edilen akut kalp yetmezliği durumlarında ise kalp yetersizliği düzelene ya da kalp nakli oluncaya kadar hastanın hayatta kalması için kısa süreli kullanılabilen kalp destek cihazlarının da uygulandığı bilgisini veren Bozkurt, özellikle Kovid-19 salgını döneminde birçok hastanın tekrar hayata dönmesinde bu cihazların büyük katkı sağladığını aktardı.
“Türkiye’de yaklaşık 60 hastaya kalp nakli yapılıyor”
Bozkurt, yapay kalp destek cihazı operasyonlarının hastanın durumuna göre değişmekle birlikte, genellikle ortalama 5 saat sürdüğünü belirterek, operasyonun ardından hastanın yoğun bakıma alınarak takip edildiğini ifade etti.
Hastanın yaklaşık 20-25 gün hastanede takip altında tutulduğunu aktaran Bozkurt, “Ülkemizde her yıl ileri dönem kalp yetmezliği bulunan 200’den fazla hasta, toplumda ‘yapay kalp’ diye bilinen mekanik kalp destek cihazı ile normal hayatına geri dönüyor. Türkiye’de bugüne kadar 2 bin civarında hastaya bu kalp destek sistemi takıldı. Yıllık kalp nakli sayısı ise 50-60 civarında.” bilgisini verdi.
Bozkurt, yapay kalp ile hastaların günlük hayatlarını devam ettirebildiğine dikkati çekerek, “Yapay kalp desteği alan hastaların, bu süreçte diğer organları da toparlanmaktadır ve kişi daha sağlıklı olarak kalp nakli adayı olmaktadır.” dedi.
Robotik cerrahinin de hasta için önemli avantajlar sağladığını dile getiren Bozkurt, küçük kesi yönteminden daha küçük kesiler ile yapılan robotik ameliyatlarda göğsün ön duvarındaki kemik kesilmediği için göğüs duvarının bütünlüğünün korunduğunu aktardı.
Bozkurt, bu yöntemle ameliyat sonrası hastalarda solunum sistemi problemlerinin çok daha az görüldüğün altını çizerek, “Kanama miktarı çok düşük olduğundan, hastaya kan nakline gerek kalmayabilir ve olağanüstü bir durum söz konusu olmadığında hasta yoğun bakımda bir, serviste 4 gün kaldıktan sonra taburcu edilebilir. Klasik açık ameliyatlarda kemiğin kaynama süresi daha uzun sürmektedir.” dedi.
“Stent veya ameliyat gerektiğinde kalp ekibinin görüşü alınmalı”
Erken teşhisin her hastalıkta olduğu gibi kalp ve damar hastalıkları açısından da büyük önem taşıdığını dile getiren Bozkurt, “Kişinin sahip olduğu risk ya da hastalıkları bilmesi, bunlara karşı yaşam tarzı değişikliği yapması, gelişebilecek hayati tehlikelere karşı en önemli çıkış noktasıdır. Risk faktörlerini azaltmak, kalp ve damar hastalıklarının önlenmesi açısından hayat kurtarıcıdır. Beslenme alışkanlığı ve uygun fiziksel aktiviten risk faktörlerinin azaltılmasında faydalıdır.” değerlendirmesinde bulundu.
Kalp hastalıkları için tedavi kararının kardiyologlar ve kalp damar cerrahlarından oluşan ekip tarafından verildiğini anlatan Bozkurt, stent, ameliyat, kasıktan girişimle kapak değişimi gibi uygulamaların hepsinin fayda ve riskler içeren işlemler olduğuna işaret etti.
Bozkurt, “Hasta için erken dönem fayda, işlem riski, uzun dönem sonuçlar bunları ortak akılla değerlendiren ve hasta için en iyi tedavinin ne olacağına karar veren ekip kalp ekibidir. Bu, tüm gelişmiş ülkelerde uygulanan standart yöntemdir. O nedenle koroner ya da kapak hastalığı olanlara, stent veya ameliyat gerektiğinde kalp ekibi tarafından görüş almasını tavsiye ediyoruz.” diye konuştu.