Yükseköğretim Kurulu tarafından “Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşması Programı” kapsamında 2018’de “tarım ve hayvancılık” alanında pilot üniversite seçilen SİÜ, tarım ve hayvancılık alanında ülkede lokomotif olmayı hedefliyor.
Bu kapsamda et ve süt verimi yüksek ırkların artırılması amacıyla çalışma başlatan Siirt Üniversitesince, Siirt-Kurtalan kara yolu Başur Çayı mevkisinde 30 dönüm alanda Küçükbaş Hayvan Reprodüktif Biyoteknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi kuruldu.
İspanya, Macaristan ve Almanya’dan yüksek verimli damızlık 105 keçi satın alındı.
Erkek keçilerden alınan spermalar, merkezde dişi keçilere nakledilecek. Satın alınan dişi keçiler sayesinde de sürü ırkının geliştirilmesi amaçlanıyor.
Yüksek verimli kültür ırkı keçilere ait dondurulmuş spermalar muhafaza da edilerek başta Siirt olmak üzere ülkede küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin gelişmesi, sektörel ve bölgesel olarak istihdam ve kalkınmanın artırılmasına katkı sunulması hedefleniyor.
Hayvancılığa katkı sunacak merkezin bir süre sonra faaliyete geçmesi planlanıyor.
“Ülkemizin ilk ve tek tesisi”
SİÜ Rektörü Prof. Dr. Nihat Şındak, AA muhabirine, tarım ve hayvancılık alanında ihtisaslaşan bir üniversite olarak tarımda fıstık, hayvancılıkta ise keçi üzerinde çalışmaları yoğunlaştırdıklarını söyledi.
Bu amaçla kurdukları merkezin yakında faaliyete geçeceğini ifade eden Şındak, yaptıkları anlaşmalarla İspanya’ya özgü sütçü bir ırk olan Murcia-Granada cinsinden 15 erkek ve 20 dişi, Macaristan’dan et ve süt verimi yüksek Afrika orijinli Anglo-Nubian cinsi 11 erkek ve 19 dişi ile Almanya’dan et verimi üstün Boer cinsi 15 erkek ve 25 dişi keçi satın aldıklarını belirtti.
Şındak, kurdukları merkezin belirli ülkelerde bulunduğunu dile getirerek, “Ülkemizde de sadece burada bulunan, yeni kurulan bir tesisten bahsediyoruz. Küçükbaş hayvanların spermalarının alınıp dondurulması ve suni tohumlama yoluyla kullanılması için elde edilen payetlerin (bir ucu kapalı, bir ucu açık plastik küçük çubuk) üretildiği yer olarak geçiyor. Dolayısıyla büyükbaş hayvanlarla ilgili var ama küçükbaş hayvanlar için bir üretim merkezi bulunmuyordu. Bu manada ülkemizin ilk ve tek tesisi olarak burası yer alacak.” dedi.
“Spermalar dondurulduktan sonra eksi 196 santigrat derecede depolanacak”
Bu çalışmalarla her laktasyon döneminde bölgedeki kıl keçilerinden elde edilen 100 litrelik süt miktarını 700 litrenin üzerine çıkarmayı hedeflediklerini belirten Şındak, sadece süt değil et verimi için de bu çalışmaların yapılacağını kaydetti.
“Burada verim düzeyi yüksek ırktan hayvanları barındıracağız ve onların genetik özelliklerinin yerli ırklarımıza aktarılmasını sağlamak amacıyla onlardan elde edeceğimiz spermaları suni tohumlama yoluyla bizim ırk hayvanlara aktarmak suretiyle verimi yüksek melez yavrular elde edeceğiz. Keçilerden elde edilen spermalar dondurulduktan sonra eksi 196 santigrat derecede depolanacak. Dolayısıyla 50 yıl ömrü bulunan bu spermalar Türkiye’nin neresinde ihtiyaç olursa oraya gönderilebilecek ve oralarda hayvancılıkta verimin artışına katkı sağlayacak.” ifadelerini kullanan Şındak, merkezdeki laboratuvarda embriyo nakil çalışmalarının da yapılacağını söyledi.
Şındak, bu çalışmalarla yüksek verimli bir hayvandan elde edilecek embriyoların düşük verimli hayvanlara transferiyle yüksek verimli yavrular elde edileceğini söyledi.
Bu merkezin sadece sperma üretim merkezi değil aynı zamanda embriyo nakil ve üretim merkezi de olacağını dile getiren Şındak, “Türkiye için ihtiyaç duyulan damızlık keçi yerine damızlık keçi tohumunun üretimini sağlayacağız ve onun yurt sathında verimi artıracak bir metot olarak kullanımını halkın hizmetine açacağız.” diye konuştu.
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci’nin geçen ay Siirt’i ziyaretinde, “Küçükbaşta bu spermle ilgili uygulama destek kapsamında değildi. Büyükbaştaki benzer bir desteği küçükbaş için de inşallah vermiş olacağız.” ifadeleriyle destek müjdesi verdiğini hatırlatan Şındak, bunun önemine işaret etti.
Şındak, “Vatandaşlarımız yüksek verimli ırklara ait melezler elde etmek istediklerinde bunun masrafı Bakanlık tarafından karşılanacak. Bu çok önemli bir haber. Bir başka anlamı daha var, veteriner hekimler için farklı bir istihdam alanı. Şimdiye kadar büyükbaş hayvanlarda suni tohumlamada görev alan veteriner hekimler, bundan sonra küçükbaş hayvanların suni tohumlamalarında da görev alacaklar.” ifadelerini kullandı.
“Tesislerimiz biyogüvenlik koşulları altında inşa edilmiştir”
Merkezin sorumlusu Doç. Dr. Yalçın Yaman da merkezin 30 dönüm alanda kurulduğunu, 3 bin 500 metre kapalı alana sahip olduğunu söyledi.
Merkezde laboratuvar ve depolama ünitelerinin yer aldığını ifade eden Yaman, “Laboratuvarlarımız suni tohumlama ve embriyo transfer kısımlarından oluşuyor. 600 baş kapasiteli 2 ağılımız, 200 baş kapasiteli karantina ağılımız var. Tesislerimiz biyogüvenlik koşulları altında inşa edilmiştir. Burada insan giriş ve çıkışı ile her türlü hayvan giriş ve çıkışı biyogüvenlik koşullarına bağlı olarak kontrol altında olacaktır.” dedi.
“Eğitimler verilecek, suni tohumlama kursları açılacak”
Veteriner Fakültesi Klinik Bilimler Bölümü Dölerme ve Suni Tohumlama Ana Bilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Eser de merkezde elde edilecek spermaların uzun yıllar boyunca hiç bozulmadan saklanabileceğini belirterek, bu sayede üreticilere suni tohumlama hizmeti sunacaklarını söyledi.
Eser, bu merkezin örnek teşkil edeceğini anlatarak, “Burada veteriner hekimlere eğitimler verilecek ve küçükbaş hayvan suni tohumlama kursları açılacak. Bu sayede öncelikle bölgemiz, daha sonra Türkiye çapında küçükbaş hayvanlarda suni tohumlamanın nasıl yapıldığını öğretmeye çalışacağız.” şeklinde konuştu.