İş sağlığı ve güvenliği kültürünün geliştirilmesi ve bu alandaki uygulamaların tartışılması amacıyla Türkiye’de her yıl 4-10 Mayıs tarihleri “İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası” olarak kutlanıyor.
Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası Başkanı (İNTES) Celal Koloğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, eğitimli iş gücünün, iş güvenliği açısından önemli olduğunu ifade ederek, iş kazalarının çoğunun mesleki yeterlilik belgeli ve eğitimli iş gücüyle önlenebileceğini söyledi.
Mesleki bilgiye ve yeterli donanıma sahip eğitimli işçilerin, iş güvenliği açısından daha bilinçli hareket ettiklerini dile getiren Koloğlu, eğitimin iş kazalarını önlemenin ve güvenlik kültürü oluşturmanın en etkili yolu olduğunu belirtti.
Koloğlu, her kazanın önlenebileceğini belirterek, şu değerlendirmede bulundu:
“Toplumsal seviyede bir dönüşüm için toplumun temel yapı taşı aileden başlayarak güçlü bir güvenlik kültürü oluşturmalı, özellikle gelecekte çalışma hayatına girecek insan kaynağı çocuklarımızın erken yaşta güvenlik bilincine sahip olacakları bir sistemi inşa etmeliyiz. Her kaza önlenebilir. Yeter ki okulda, yolda, evde ve iş yerlerimizde güvenli yaşama kültürü oluşturalım, yaygınlaştıralım.”
“Üçlü sosyal diyalog” vurgusu
Dünyanın hemen her yerinde inşaatın en çok ölümlü iş kazasının görüldüğü sektörlerin başında geldiğine dikkati çeken Koloğlu, iş sağlığı ve güvenliği konusunda kültürün oluşması için kamu ve özel sektör tarafında yoğun bir çaba harcandığına işaret etti.
Koloğlu, tehlikeli ve çok tehlikeli mesleklere ek olarak inşaat işçisi için de “Mesleki Yeterlilik Belgesi” zorunluluğu getirilmesinin iş sağlığı ve güvenliği yolunda atılmış önemli bir adım olduğunu söyledi.
İş sağlığı ve güvenliği koşullarının istenen seviyeye getirilebilmesinin ancak tüm tarafların konuya karşı hassasiyet gösterip bu konuyu sahiplenmesi ile mümkün olabileceğinin altını çizen Koloğlu, “İş sağlığı ve güvenliği konusundaki dönüşüm devlet, işçi ve işverenin oluşturduğu üçlü sosyal diyalogla mümkün olacaktır. İnşaat sektöründe de sıfır iş kazası hedefine bu diyalog sayesinde ulaşacağımıza inanıyorum.” diye konuştu.
Koloğlu, iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarının bilgi teknolojilerinin gelişiminden olumlu etkilendiğini, gelişen teknolojilerin gerek makine ve ekipmanlar gerekse eğitimler açısından sektöre önemli yansımaları olduğunu dile getirdi.
İNTES’in iş sağlığı ve güvenliği konusunda çeşitli projeler ve eğitim çalışmaları yürüttüğünü ifade eden Koloğlu, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile imzalanan “İnşaat Sektöründe İş Sağlığı ve Güvenliği Alanında İşbirliği Protokolü” çerçevesinde inşaat sektöründe teknik bilgi düzeyini ve farkındalığı artırmak hedefi doğrultusunda projeler hayata geçirildiğine dikkati çekti.
Koloğlu, Kovid-19 salgını döneminde de İNTES’in iş sağlığı ve güvenliği alanında çalışmalar yürüterek bunlardan önemli çıktılar elde ettiğini belirtti.
“Mesleki kaza sigortası ‘çok tehlikeli’ diye adlandırılan alanlarda da uygulanmalı”
İş Güvenliği Uzmanları Derneği (İSGDER) Başkanı Mahmut Cihan da iş sağlığı ve güvenliğinin etkin şekilde sağlanması için mesleki yatkınlığın ve mesleki kaza sigortasının önemini vurguladı.
Mesleki yatkınlığın ilkokul çağında belirlenmesi gerektiğini ifade eden Cihan, şunları kaydetti:
“Kişinin mesleğe uygun olarak çalışması gerekiyor. Kişinin o mesleğe yatkın olup olmadığı da ilkokuldan itibaren belirlenerek, mesleki eğitimin ona göre verilmesi gerekiyor. Kişi mesleğe yatkın değilse, o işte çırak olarak başlamamalı. Bu anlamda mesleki yeterlilik çok önemli. Ülkemizde Mesleki Yeterlilik Belgesi zorunlu hale gelmeye başladı ama burada da bu belgeyi alan kişinin mesleğe uygun olup olmadığına bakmamız gerekiyor. İşveren ve müteahhitlerin yetkinliği ve ihtiyaç kadar şirket kurulumunun sağlanması da iş sağlığı ve güvenliği alanında önemli konuların başında geliyor.”
Cihan, Türkiye’de bazı kömür madenlerinde mesleki kaza sigortasının uygulandığına dikkati çekerek, “Mesleki kaza sigortası inşaatlarda, tehlikeli kimyasalların çalışıldığı yani ‘çok tehlikeli’ diye adlandırılan alanlarda da uygulanmalıdır.” dedi.
İş sağlığı ve güvenliği için akıllı sistemler kullanılıyor
Son yıllarda teknolojide yaşanan gelişmelerin ise iş sağlığı ve güvenliği alanına olumlu olarak yansıdığını anlatan Cihan, akıllı sistemlerin bu alanda kullanılmaya başladığını dile getirdi.
Cihan, akıllı sistemlerin iş sağlığı ve güvenliği alanına entegrasyonunu ise şöyle açıkladı:
“Her şey kamerayla takip edilerek, işin ve işçilerin takibi dijital ortamlarda akıllı sistemlerle sağlanabiliyor. Örneğin, barete yerleştirilen çiplere özel kodlar yazılıyor. Fabrikanın girilmesi yasak olan bölgelerine girilemiyor. Yani görevi olmayan, makineyi çalıştıramıyor. Yapmaması gereken işi yapamıyor ve bunların tamamı da çipler ve akıllı sistemler sayesinde gerçekleştiriliyor. Bu şekilde çalışan firmaların sayısı, Türkiye’de de artmaya başladı. Bazı endüstriyel fabrikalarda bu şekilde çalışma sistemi uygulanıyor. İlerleyen yıllarda bu sistemlerin uygulanma alanı daha da gelişecektir.”
İSGDER’in de iş sağlığı ve güvenliği alanında akıllı sistemlerin kullanılması üzerine çalışma yaptığını dile getiren Cihan, “Dernek olarak bu yılı, bu konuya ayırdık. Türkiye genelinde seminerler yaparak, 2023-2025 yıllarında akıllı sistemleri daha kullanılır hale getirmek istiyoruz.” ifadesini kullandı.
Cihan, iş güvenliği uzmanlarının yaşadığı temel problemlere de değinerek, sözlerini şöyle tamamladı:
“Birçok iş kazası sonrası uzmanların günah keçisi olarak görülmeleri, ortak sağlık güvenlik birimlerince (OSGB) uzmanlara gereğinden fazla firma atanması, ücretlerin düşük olması, kiralık diplomaların önüne geçilememesi, iş yerlerinde ekiplerce yapılması gereken risk analizi gibi işlerin sadece uzmandan yapılmasının beklenmesi, işi durdurma yetkisinin olmaması ve acil durumlarda Bakanlığa bildirim zorunluluğu, işverenlere bağımlı olunması gibi birçok durumu sıralayabiliriz.”