Türkevi‘nde iki oturum halinde “Doğal Afetlerin Uluslararası İlişkilere Etkileri: Bir Siyasi Çatışma Çözümü Enstrümanı Olarak Doğal Afetlerin Yeniden Değerlendirilmesi” başlıklı panel gerçekleştirildi.
“Asrın felaketi” olarak nitelendirilen Kahramanmaraş merkezli depremler ve ardından yapılan insani yardımları anlatan video gösterimiyle başlayan panel, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun‘un panele gönderdiği video mesajıyla sürdü.
Moderatörlüğünü Washington İletişim Müşaviri Muhammed Bilal Kenasari’nin yürüttüğü ilk oturumda, SETA Washington Araştırma Direktörü Doç. Dr. Kılıç Buğra Kanat, Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu üyesi Prof. Dr. Çağrı Erhan ve Türk Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi (TASC) Başkan Yardımcısı Gökhan Doğan söz aldı.
Erhan, 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerin genel olarak doğal afetlerde uluslararası işbirliğinin önemini ortaya koyduğunu ifade etti.
Mevcut sınamalarla birlikte yeni oluşmaya başlayan güvenlik kavramı çerçevesinde “insan güvenliği” kavramının da gündeme gelmeye başladığını kaydeden Erhan, Türkiye’nin bu çerçevede “insani diplomasi” uygulamalarını çok hızlı şekilde işlevsel hale getirdiğine dikkati çekti.
Erhan, Türkiye ve Yunanistan arasında farklı dönemlerde meydana gelen depremlerin ardından iki ülkenin birbirine gösterdiği desteğin ilişkilerde yeni bir dönem ve yakınlaşmaya yol açtığını kaydetti.
Azerbaycan’dan sonra en fazla arama kurtarma ekibinin İsrail ve Rusya’dan geldiğine işaret eden Erhan, Türk toplumunda bunların olumlu karşılandığını ve nihayetinde dış politikaya da olumlu yansımaları olduğunu belirtti.
TASC Başkan Yardımcısı Doğan ise Türk-Amerikan diasporasının deprem sonrasında birliktelikle hareket ettiğini, birçok farklı ülkenin derneklerinin TASC’la irtibat kurduğunu ve yardım etmek istediğini anlattı.
SETA Washington Araştırma Direktörü Kılıç da afetin boyutunun uluslararası koordinasyon ve desteği elzem kıldığını ifade etti.
Kılıç, uluslararası desteğin kontrollü şekilde belli bir mekanizmaya bağlanması ve sürdürülebilir olmasının önem taşıdığına işaret etti.
Çatışmaların çözümlenmesinde de doğal afetlerin rol oynayabileceğini belirten Kılıç, dayanışma ruhunun afetler sonrasında ortaya çıktığını, bunun kalıcı hale getirilmesi gerektiğini dile getirdi.
İkinci oturum
Moderatörlüğünü Şikago İletişim Müşaviri Burak Akçeşme’nin üstlendiği ikinci oturumda ise AFAD Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Prof. Dr. Orhan Tatar, Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi Prof. Dr. Nurşin Ateşoğlu Güney ve Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şuay Nilhan Açıkalın konuştu.
Tatar, depremlerin boyutuyla ilgili paylaştığı bilgilerde, son afetin Anadolu topraklarında son 2000 yılda meydana gelen en büyük doğal afet olduğuna dikkati çekti.
Deprem bölgesinin İsviçre, Hollanda ve Danimarka’nın üç katı büyüklüğünde olduğunu aktaran Tatar, Türkiye’nin hiçbir ülkenin karşılaşmadığı boyutta bir afetle baş etmeye çalıştığını ifade etti.
Tatar, AFAD’ın 2009’daki kuruluşundan bu yana 75 ülkeye yardım elini uzattığını, ülkenin cömert tutumu ve yardıma muhtaç kişilere duyduğu merhametinin bu bağlamda önemli rol oynadığını söyledi.
Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu üyesi Güney, depremlerin ardından arama kurtarma çalışmalarının yanı sıra Türkiye’ye yönelik üst düzey ziyaretler gerçekleştiğini, Avrupa Birliği (AB), Birleşmiş Milletler ve NATO’nun yardım girişimlerinde bulunduğunu anımsattı.
Güney, afetlerin çatışmaların çözümlenmesi bağlamında “bir fırsat penceresi” oluşturduğunu, böyle dönemlerde siyasi ilişkilerin iyileştirilmesinin kolaylaştığını belirtti.
Açıkalın ise kendisinin de 1999 yılındaki Gölcük depremini tecrübe ettiğini, desteğe gelen ülkeleri hiç unutmadığını anlattı.
Depremlerin afet yönetimi ve sağlık güvenliği alanlarında yeni işbirliğini teşvik edeceğini düşündüğünü dile getiren Açıkalın, bölgesel işbirliğini artıracak mekanizmalar üzerinde çalışılması gerektiğini kaydetti.