Yaklaşık 7 ay önce üniversitenin Cebeci yerleşkesinde hizmete başlayan ve geçen günlerde ilk gönüllü taramasını gerçekleştiren Faz-1 Klinik Araştırma Merkezi, kapılarını AA ekibine açtı.
Sadece yetkililerin kendilerine tanımlı kartla giriş yapabildiği, 24 saat esasına göre izlenen merkezde, hasta odalarının yanı sıra eksi 80 dereceye kadar dayanıklı özel soğutmalı dolaplar ve araştırma odaları bulunuyor.
Burada, klinik araştırma ürünlerinin ve numunelerin etkilenmemesi için 24 saat sıcaklık ve nem takibi yapılıyor. Bu veriler, sadece ulusal değil uluslararası boyutta da düzenli izleniyor.
Merkezin çalışmalarına ilişkin bilgi veren AÜ Hastaneler Başhekim Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Erdeve, 1945’lere dayanan köklü geçmişe sahip üniversitenin bilimsel arenada dünya sıralamasında yer aldığını, sadece tıbbi eğitim değil, sağlık hizmetiyle de ön plana çıktığını söyledi.
Üniversitenin özellikle tıp alanında önemli gelişmelere yol açabilecek bilimsel araştırmalara imza attığını vurgulayan Erdeve, Faz-1 Klinik Araştırma Merkezinin de Sağlık Bakanlığının tüm denetimlerinden geçerek Aralık 2023’te hizmete açıldığını, ulusal ve uluslararası bilimsel projeleri yürütmeye başladığını ifade etti.
Merkezde farklı hastalıklar için çalışmalar eş zamanlı yürütülebilecek
Prof. Dr. Erdeve, merkezin kurulma hazırlıklarının yıllar öncesine dayandığının altını çizerek, “Merkezimiz çok kısa bir sürede uluslararası arenadaki ilk klinik çalışmasını aldı. Bu anlamda çok mutluyuz. Burası spesifik bir hastalığa veya bilim dalına yönelik kurulan bir merkez değil. Birçok alanda aynı anda çalışmaların yürütülebileceği bir merkez olarak dizayn edildi.” diye konuştu.
Merkezde yürütülen klinik araştırmaların hastalar açısından önemine işaret eden Erdeve, “Faz 1 Klinik Araştırmalar Merkezinin ana hedefi, tıbbın sıkıntıya girdiği, hastaların tedaviye yanıt vermediği birçok hastalıkta yeni ilaçların geliştirilebilmesi için ilk araştırmaların, klinik çalışmaların yapılmasını sağlamak.” dedi.
Bunun kolay bir süreç olmadığını, klinik araştırma öncesi yıllara dayanan laboratuvar çalışmalarının yürütüldüğünü anlatan Erdeve, “Burada ilaçların faydaları, dozlarının ayarlanması, hastaların tedavi yanıtı gibi konularda araştırmalar yapılarak hastalarımızı tedavi alabilir duruma getirmeye çalışıyoruz.” açıklamasında bulundu.
İlk çalışma, tedaviye yanıt vermeyen lenfoma hastaları için
AÜ Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Faz-1 Klinik Araştırma Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Hakan Ergün de çalışmaları Sorumlu Araştırmacı Prof. Dr. Muhit Özcan ve merkez ekibinin büyük emeğiyle gerçekleştirdiklerini belirtti.
Ergün, ilk gönüllü taramalarına yönelik, şu bilgileri paylaştı:
“Merkezimizde ilk çalışmamız, tedaviye yanıt vermeyen lenfoma hastalarına yönelik bir ‘akıllı ilaç’ uygulaması için başlatıldı. Bu, lenfomanın özel bir alt tipini kapsıyor. Daha önce en az iki farklı tedavi uygulanmış ancak yanıt alınamamış hastalar için uygulanan bir ilaç. Bunun klinik denemelerini gerçekleştiriyoruz. Taramalarımızı bu hastalıktan muzdarip ve tedaviden yarar görme potansiyeli yüksek hastalarımızda yürütüyoruz.”
Bu uluslararası çalışmanın, dünyada ilk kez Türkiye’deki üç merkezde eş zamanlı başlatıldığını ifade eden Ergün, “Şu anda Türkiye’de bu tedaviyle ilgili klinik çalışmaları başlatan üç merkezden biriyiz. Dünyada ilk olmanın da gururunu yaşıyoruz, daha sonra farklı ülkelerden merkezler de bu klinik çalışmaya katılacak.” dedi.
“Dünya genelinde 160 hasta çalışmaya dahil edilecek”
Prof. Dr. Ergün, özellikle hematolojik ve onkolojik hastalıklarda, hedef odaklı akıllı ilaçların yoğun şekilde geliştirildiğine dikkati çekerek, “Biz de çalışmamız kapsamında şu ana kadar 3 gönüllü hastamızın taramasını tamamlamak üzereyiz. Dünya genelinde 160 hasta çalışmaya dahil edilecek.” diye konuştu.
Akıllı ilaç çalışmalarının, tedavi yanıtı alınabileceği düşünülen az sayıda hasta grubuyla yürütüldüğünün altını çizen Ergün, ilerleyen dönemde akciğer kanseri tedavisinde Türkiye’de geri ödeme kapsamında olmayan bir ilaçla ilgili çalışma yürütüleceğini bildirdi.
Türkiye’de geliştirilen yeni bir ilaçla ilgili de sağlıklı gönüllüler üzerinde yürütülecek çalışmanın görüşmelerini sürdürdüklerini aktaran Ergün, tüm bu çalışmaların ulusal ve uluslararası alanda ciddi denetimlerden geçtikten sonra onaylandığını, klinik çalışma sürecinde de her adımın raporlandığını vurguladı.
Klinik araştırmaların uzun yıllar alabileceğine işaret eden Ergün, “Tüm umudumuz hastalarımızın bu çalışmalar sonucu geliştirilen tedavilerden yarar görmesi. Klinik çalışmaya katılan hastalarımız, elbette tedaviye yanıt verdikleri süre boyunca da ilacın teminiyle ilgili büyük avantaj kazanıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Prof. Dr. Ergün, hastaların yarar görebileceği bu çalışmaları gerçekleştirmenin hem mutluluk hem de gurur verici olduğunu dile getirdi.