Henüz 15 yaşındayken marangoz babasının yanında müzik aletleri üreterek müziğe ilgi duymaya başlayan İstanbuloğlu, zamanla nota da öğrenerek gitar, bağlama, cümbüş ve ud gibi telli çalgıları çalmaya başladı.
Gençlik yıllarında bir dönem düğünlerde ve bazı mekanlarda sahne de alan İstanbuloğlu, bir süre sonra Antakya’daki evinin altında kurduğu atölyede müzik aletlerinin onarımını yapmaya başladı.
İstanbuloğlu, depremlerde Sümerler Mahallesi’ndeki evinin ağır hasar alması ve sonrasında yıkılması üzerine müzik aletleri koleksiyonun yanı sıra atölyesini de kaybetti.
AFAD koordinasyonunda oluşturulan Topal Dursun Konteyner Kenti’nde yaşamını sürdüren İstanbuloğlu, burada da bir arkadaşının hediye ettiği gitar sayesinde hayatını adadığı müzikten yine kopmadı. Akşam saatlerinde konteynerinde gitarını alan İstanbuloğlu, komşularına mini konserler veriyor.
Depremin acısını hayatını adadığı müzikle hafifletmeye çalışan İstanbuloğlu, konteyner kenti paylaştığı depremzedelere de moral oluyor.
Mutlu hayatına depremle gölge düştü
Çevresinde “Gitarist dede” olarak anılan İstanbuloğlu, AA muhabirine, gençliğinde gündüzleri oyma saz imalatı ve tamiri yaptığını, akşamları da müzik kursu verdiğini söyledi.
Askerlik yıllarında bas gitar daha sonra mandolin de öğrendiğini aktaran İstanbuloğlu, “25 yaşından sonra sahneye çıkmaya başladım, 45 yaşıma kadar devam ettim. Evdeki küçük atölyemde müzik aletlerini tamir ediyordum. Mutlu bir hayatım vardı. Deprem olunca her şey bitti.” ifadesini kullandı.
İstanbuloğlu, eşi ve serebral palsi hastası oğluyla bir süre çadırda yaşadıktan sonra konteynere geçtiklerini dile getirdi.
“Şimdi burada yine müzikle teselli oluyorum”
En büyük üzüntüsünün müzik aletlerini ve atölyesini kaybetmek olduğunu vurgulayan İstanbuloğlu, şöyle konuştu:
“Müzik aletlerimin enkazda yok olmasına çok üzüldüm, neredeyse ağlayacaktım. Şimdi burada yine müzikle teselli oluyorum. Günlerim müzik yaparak, eskiyi anarak geçiyor. Burada bazen komşularıma da çalıyorum. Dinleyenlerin hepsi beni alkışlıyor. Bana ‘Ne zaman konser vereceksin?’ diyorlar. Elimizden geldiğince onlara konser veriyorum. Ben müziği bırakamam zaten, eğer bırakırsam bin yaşıma gelmiş olurum. Müzik yaptığımda buradaki herkes mutlu oluyor. Biraz olsun streslerini atmış oluyorlar. Herkesin acısı var. Bir şekilde kayıpları var. Benim de akrabalarımdan ölenler oldu. Ancak hayat devam ediyor. Güneş çıkınca herkes hayatına devam edecek. Gitarım, müziğim bana ilham veriyor, çalınca heyecanlanıyorum.”