Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), son yıllarda sağlık hizmetleri ve çalışanlarıyla ilgili yaşanan eksikliklerin giderilmesi için ülkelere yönelik ve küresel planlarının hazır olduğunu, bu konuda üye ülkelerden gerekli adımları atmasını beklediklerini bildirdi.
DSÖ Sağlık Teşviki ve Geliştirilmesi Departmanı Direktörü Ruediger Krech, Dünya Sağlık Haftası dolayısıyla AA muhabirinin küresel sağlık sorunları, bulaşıcı hastalıklar ve sağlık çalışanlarının problemleriyle ilgili sorularını yanıtladı.
7 Nisan 1948’de kurulan DSÖ’nün sağlık alanında güvenilir bir uluslararası kuruluş olduğunu belirten Krech, özellikle insanların güvenini kazanmış olmanın kendilerini mutlu ettiğini belirtti.
Krech, son yıllarda Kovid-19’un yanı sıra birçok farklı salgınla karşı karşıya kaldıklarını belirterek, DSÖ’nün bu durumda, mevcut kanıtları topladığı, analiz ettiği ve üye ülkeler için rehberlik sağladığını söyledi.
Dünyanın, salgının yanı sıra büyük bir iklim krizi, sosyal kriz ve savaşlarla da mücadele ettiğini kaydeden Krech, DSÖ ve tüm ülkelerin, insanların bu krizlerin tetiklediği güvensizlikle başa çıkmasına yardımcı olması gerektiğine işaret etti.
Krech, şöyle devam etti:
“Kovid-19, bu genç milenyumdaki ilk pandemi değildi. Aslında mücadele ettiğimiz 4. pandemiydi. İlk olarak H5N1 olarak da bilinen kuş gribi ile karşılaştık ve daha sonra Nisan 2015’te de H1N1 olarak da bilenen yeni bir domuz gribi virüsünün doğuşuna şahit olduk. Bazı bölgelerde Zika virüsü hastalığı da vardı. Bu krizler ardı ardına gelince DSÖ’nün yanı sıra diğer birçok kurum da neyin doğru neyin yanlış gittiğine dair incelemelerde bulunmaya başladı. 2015’teki Ebola krizinden sonra DSÖ de çok fazla eleştirildi ve bunların çoğu kesinlikle doğruydu.”
Ebola krizinin ardından bir sonraki salgına etkili yanıt verebilmek için çalışmalar yaptıklarını anımsatan Krech, bu çalışmaların Kovid-19 ile mücadelede yardımcı olduğunu ifade etti.
Ruediger Krech, “Dirençli sağlık sistemlerinin yanı sıra zor durumlarla sistem üzerindeki stresle daha iyi başa çıkabilen toplumlara ihtiyacımız var.” dedi.
Sağlık alanında yapılan çalışmalarda, birlikte hareket etmenin önemine işaret eden Krech, salgın sonrasında aşı geliştiricilerinin bu vizyonla bir araya geldiğini ve bunun aşının hızlı bir şekilde bulunmasına katkı sağladığını ifade etti.
Krech, aşılar için dayanışma konusunda bazı sorunlar yaşandığını ve zengin ülkelerin kendi vatandaşları için aşıları önceden satın aldığını anımsattı.
Zengin ülkelerin daha sonra kullanmadıkları aşıları başka ülkelere aktardığını anımsatan Krech, “Eğer dayanışma olsaydı, dünyanın neresinde olursa olsun ihtiyaç duyan nüfus grubuna o aşılar ulaştırılırdı. Maalesef bu salgına halk sağlığının gerektirdiği şekilde tepki veremememiz ve bazı ülkelerin salgını politize etmeleri dolayısıyla çok daha fazla kişi yaşamını yitirdi.” değerlendirmesini yaptı.
“Sağlık çalışanı açığının ciddiyeti son 20 yıldır farkındalık yaratıyor”
Krech, Kovid-19 ile mücadele sürecinde birçok ülkede kronik hastalıkları olanların yeterli sağlık hizmeti alamadığını belirterek, bu durumun Kovid-19’a yakalananlar arasındaki ölüm oranını artırdığını ve bunun da acı bir ders olduğunu dile getirdi.
Sağlık hizmetleri ve çalışanlarıyla ilgili de Krech, şunları kaydetti:
“DSÖ, son birkaç yıldır sağlık hizmetleri ve sağlık çalışanı konusunda yaşanan eksiklikleri gündeme getiriyor. Her bir üye ülkemizdeki eksikliklerle ilgilenen geniş bir ağımız var. Bu nedenle sağlık hizmeti ve sağlık çalışanı eksikliğiyle ilgili ülkelere yönelik ve küresel planlarımız hazır. Tüm bu çabalara rağmen bazı ülkelerin bu eksiklikleri gidermek için gerekli adımları atmadıklarını görüyoruz. Sağlık çalışanı açığının ciddiyeti son 20 yıldır farkındalık yaratıyor. DSÖ’nün insanları sağlık sistemi içerisinde tutmak için yapabileceği çok şey ve aynı zamanda tavsiyeleri var. Sağlık çalışanları için çalışma koşullarının düzenlenmesi, maaşların artırılması gerekiyor ve özellikle hemşirelik için kariyer yollarıyla ilgili çalışmaların ele alınması gerekiyor.”
Direktör Krech, sağlık hizmeti ve sağlık çalışanlarıyla ilgili eksikliklerin azaltılması için neler yapmaları gerektiğini bildiklerini belirterek, üye ülkelerin desteğiyle bunları aşabileceklerini sözlerine ekledi.