Gültekin, 10-16 Nisan Kalp Sağlığı Haftası kapsamında, kalp sağlığını korumanın önemi, nelere dikkat edilmesi gerektiği ve kalp-damar cerrahisi alanındaki güncel tedavilere ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Kalp-damar hastalıklarının, ölüm sebebi olarak dünyada ilk sırada yer aldığına dikkati çeken Gültekin, “Kalp-damar hastalıklarının gelişimiyle ilgili nedenlerin başında aile hikayesi, genetik yapı geliyor. Bunu sigara gibi çevresel faktörler izliyor. Sigara içen kişilerde kalp-damar hastalıkları çok yüksek oranda, hastalığın seyrini de çok kötüleştiriyor.” ifadesini kullandı.
Prof. Dr. Gültekin, kalp-damar sağlığını korumak için dengeli ve sağlıklı beslenmenin de büyük önem taşıdığını vurgulayarak, karbonhidrat ve kötü yağlardan kaçınılması gerektiğini aktardı.
Fotoğraf: Enes Karaaslan/AA
“Günde iki defa 20’şer dakikalık hızlı yürüyüş en iyi egzersiz”
Düzenli egzersizin de kalp sağlığı açısından önemine işaret eden Gültekin, “Bu noktada çok yüklenmeli egzersizlerden bahsetmiyoruz. Herkesin yapabileceği, günde iki defa 20’şer dakikalık hızlı adımlı yürüyüş kalp-damar sağlığını korumak için en iyi egzersiz olarak söylenebilir. Oldukça faydalı olduğu gösterilmiş durumda.” diye konuştu.
Gültekin, bu egzersizin her yaş grubu için uygun olduğunu söyledi.
Aile hikayesi olanlara uyarı
Prof. Dr. Gültekin, düzenli doktor kontrollerinin de ihmal edilmemesi gerektiğinin altını çizerek, şöyle konuştu:
“Kalp-damar sağlığına yönelik kontrollerde kişilerin yaşından öte aile hikayesi çok önemli. Aile hikayesi olan kişiler 25-30 yaşından itibaren mutlaka bir kardiyolog ya da kalp-damar cerrahının kontrolünde olmalı. Yapılacak takiplerde egzersiz, kalbin yapısal ve fonksiyonel durumuna yönelik testler yer alıyor. Ayrıca kan yağı, homosistein düzeyleri kontrol ediliyor.
Bu kontrollerin aile hikayesi olanlarda en azından yılda 1 kez yapılmasını öneriyoruz. Aile hikayesi olmasa da özellikle eforla oluşan göğüs, bacak ağrısı gibi şikayetleri olanlar da vakit kaybetmeden en kısa sürede bir hekime başvurmalı.”
“Kovid-19, kalp-damar hastalıklarını da gündeme getirdi”
Kovid-19’unda kalp-damar hastalıklarında da etkili olduğunu belirten Gültekin, “Kovid-19 genel olarak vücutta bir enflamasyona ve bundan kaynaklı gelişen pıhtılaşma bozukluklarına sebep oluyor. Pıhtılaşma problemi damar içinde yaşandığında o damarın beslediği bölgede bozukluklara neden oldu. Buna bağlı kalp hastalıkları, uzuvlardaki rahatsızlıklarla ilgili pek çok hastalık gündeme geldi.” dedi.
Prof. Dr. Gültekin, bu nedenle Kovid-19 geçiren kişilerin doktorunun önerdiği kan sulandırıcıyı doğru şekilde kullanmasının önem taşıdığını, özellikle risk grubundakilerin uzman kontrolünde olması gerektiğini söyledi.
“Diyabeti olanlarda kalp-damar hastalıklarına daha çok rastlıyoruz”
Diyabet (şeker) hastalığının da kalp-damar hastalıkları açısından önemli risk faktörü olduğunu dile getiren Gültekin, “Diyabeti olanlarda kalp-damar hastalıklarına daha çok rastlıyoruz. Bu, şeker hastalığının damar iç yüzeyini kaplayan endotel dediğimiz tabakada verdiği hasar, ana problem buradan ortaya çıkıyor.” şeklinde konuştu.
Gültekin, sigaranın bu olumsuzluğu daha da kötüleştirdiğini, bu nedenle diyabet hastalarının kalp-damar sağlığı takiplerinde daha dikkatli olması gerektiğini söyledi.
Baypas ameliyatlarında küçük kesili işlemler artıyor
Kalp-damar rahatsızlıklarının genel olarak damar sertliğine bağlı, yapısal kalp kapak, konjenital hastalıklar gruplarına ayrıldığını anlatan Gültekin, cerrahi alanda baypas tedavilerinin, ana bölümü oluşturduğunu belirtti.
Prof. Dr. Gültekin, şunları kaydetti:
“Koroner baypas ameliyatı, dünyanın en çok yapılan ameliyatının adıdır. Bu ameliyatlarda son zamanlarda artık küçük kesilerle yapılan işlemler söz konusu. Ayrıca seçilmiş hastalarda robotik cerrahiler uygulanabiliyor. Bu konudaki çalışmalar sürüyor, teknoloji geliştikçe birçok yeni yöntem de gündeme gelecek.
Kalp kapak hastalıklarında ise plasti yöntemleri yani hastanın kalp kapağının plastik yöntemlerle tamiri yapılabildiği gibi tamamen dejenere olmuş, bozulmuş kapak mekanik ya da biyolojik bir kapak yapısıyla değiştiriliyor. Bu kapakların damar yoluyla kasıktan girilerek yerleştirilmesi ameliyatlarının arttığı bir dönemi yaşıyoruz. Özellikle yaşlı, kırılgan dediğimiz açık kalp cerrahisinin riskli olduğu hastalarda bu tür tedaviler daha yaygınlaşıyor.”
“Kalp-damar hastalıklarından korunmak tedaviye göre çok daha kolay”
Damar hastalıklarında da girişimsel tedavilerin arttığına işaret eden Gültekin, “Girişimsel tedavileri uygun hastalarda yapmak mümkün ama teknoloji hala bu konuda gelişiyor. Bu nedenle şu anda hala açık cerrahi yöntemler en sık uygulanan şekilde devam ediyor.” ifadesini kullandı.
Prof. Dr. Gültekin, “Her zaman için kalp-damar hastalıklarından korunmanın tedaviye göre çok daha kolay ve ucuz olduğunu unutmamak gerekiyor. Bu nedenle lütfen sigara içmeyin, karbonhidrattan az sebzeden zengin beslenmeye ve düzenli egzersize dikkat edin.” uyarısında bulundu.